hayatimin okul uykudan geri kalan kisminin yuzde 80 i film izlemeye geciyo.. o yuzden film izlerken gecen zamani asla kayip olarak gormem.. fakat bu filmi bitirdikten sora partlari degistirmeleri de katarak soyle bi gecen 120 dakikama acidim..
cunku boyle cok sey soyledigini zanneden metaforik filmlerden gina geldi bana.. yemin ederim jennifer lopezli dandik dans temali filmi buna yeglerim.. icimiz disimiz "anlam mi agir mana mi" diye konusan, deli yurek ve bilimum filmlerde kendine yer bulan "esnaf ama gecmisi karanlik agir acili filozof abi" konseptiyle doldu..
yani duyulari kaybetmek.. yok iste kapitalist insanlarin doymazligi, birbirlerine sirlarini soyleyen acaip yakin sallamaz karakterler vs vs..
ama biktim ben artik la.. bu filmin antidotu olarak actim pretty woman izledim.. gercek karakterleri istesem ben, aci istesem, efkarlanip icmek istesem oturur kendi halimi etrafimdaki gercek hayatlari dusunurum..
boyle filmler, fatih akin zeki demirkubuz von trier filmleri artik bayiyo beni.. eskiden cekici bulurdum bunlari.. oturur aglardim dusunurdum uzulurdum filan.. sonra sonra herhalde insan yaslandikca filmlerdeki kurgu uzuntulere depresifliklere hali kalmiyo..
film uzerine manitayla ya da mustakbel manitayla cevrilebilecek geyik su olacaktir : sence hangi duyumuz daha degerli hihih ? otesi bos yani..
bi de bu filmden bi gun once von trierin melancholiasini izlemistim eherhalde ondan iyice icim almadi..
brrr turkan sorayli filmleri ozledim ya.. bu ne keder bu ne aci birader ?
demin tostumu yaktim.. kasar peynir butun tost makinasina yapismis tek derdim o yani su an.. bu filmler bana fazla "derin"..