o zamanki takım ve ruh´u bir daha yakalayamaması diyebiliriz.
geçmişte fatih terim, daha bir hırçın, bıçkın üsküdar delikanlısı tipinde bir adamdı. sonradan o da "kibarlaştı", topluma uydu.
tahminimce fatih terim´in o eski "bıçkın delikanlı" havası, takıma çok güzel gaz veriyordu. futbol kibar bir oyun değildir. kendine güvenme, kendini sahadan sildirmeme, oyunudur. herkesin dediği şeyi bir kere de-madem böyle bir başlık açılmış- biz de burada tekrar edelim ; eski fatih terim, bugünkü ,artık kibarlaşmış efendi fatih terim´den farklı bir adamdı. o kadar başarı kazandı adamı neredeyse kazığa oturtacaklardı. belki o olaylardan sonra o hevesi kırılmıştır, ki öyle olduysa da gayet de normal birşeydir.
o takımda hagi dışındaki hiçbir adam öyle çok üstün top tekniği olan topçulkar değildiler aslında. yalnız başlarında "sen türksün , göster ürksün" ya da " yaradana sığınıp vuracaksın" diyen bir adam olunca, sana güven aşılayan, "sen de bir değersin ulaayyynnn" diye kadir inanır havalarıyla kükreyen bir teknik direktör oldu mu, işin seyri değişiveriyor.
bence galatasaray´ın o kupayı tek bir kere almasının, ve başka hiçbir türk takımının da o kupayı alamamasının sebebi, türk futbolcusunda eksik olan kendine güven, ve geçmişten beridir türk futbolcusunun içine yerleşmiş olan "eziklik" hissidir. bana da sorsan, bugünkü takımlarda top teknikleri o günkü takımda oynayanlardan çok daha yüksek futbolcular var. ama bir takımın "ruhu", oyunu kadar, hatta daha bile önemlidir.
beşiktaş liverpool´dan 8 kere daha düşük bir takım olduğu için 8 tane yemez. kendini liverpool´dan 8 kere daha ezik hissettiği için 8 tane yer. sen liverpool takımına siirt belediyespor forması giydir, bak nasıl oynar o beşiktaş. korktuğu şey, karşısındakinin "inanılmaz" top tekniği değil, "üstün ingiliz forması" dır.
işte o zamanki galatasaray da bu korku yoktu. çünkü arkalarında o eski, bıçkın fatih hoca "çıkın oynayın aslanlarım, siz de bi değersiniz, siz onlardan korkacağınıza onlar sizden korksun" diyordu. aynı fatih terim, sonradan değişti, kibarlaştı, ceket cebine "mendil takmaya" başladı. acaba öyle yaparak iyi mi yaptı, orasını da herkes kafasında mutlaka tartıyordur.
galatasaray´ın o zaman yendiği esas şey karşılarına çıkan takımlar değil, "batı takımlarının üstünlüğü karşısında türk takımının duyduğu" eziklik hissidir.
