söykü dergisi sayı 7 deri

entry59 galeri
    34.
  1. narkoz hayalinde şehir insanları | seyyar motto

    sonu umutla biten öyküleri herkes sever. evet! genelleme yapıyorum herkes. zira, herkes için geleceğe yönelik beklentiler vardır ve bu beklentileri insanları yaşama bağlar. düşünün bir kez; yeryüzünde açmadığınız kapı, tatmadığınız zevk, elde edemediğiniz şey kalmamış. delirmez mi insan? bu tip insanların kendilerini hayır işlerine adamaları da bundan.

    kimi öyküleri okurken, beklentileriniz ve algılama biçiminiz, onun sizde olumlu ya da olumsuz izler bırakmasına neden olabilir. bence, narkoz hayalinde şehir insanları da böylesi bir öyküdür.

    kişilerin ruh hallerindeki git-geller ve psikolojik sıkıntılarını resmeden bu tip öyküleri okurken; her bir paragrafı, o kişinin o anki düşünce sağanağıymış gibi görüp bir sonraki paragrafta anlatılanlarla güçlü bağlar kurmaya çalışmamak, her paragrafı; kendi içerisinde değerlendirmek ve üzerinde tekil olarak kafa yormakla daha büyük tatlar alınabilir.

    şu söylemleri ayrı ayrı içselleştirmeyi deneyin;

    "...soğuk öyle işliyor ki içime. kendimi ona teslim edip, kumların arasında kaybolayım istiyorum..."

    ***

    "...tek yudumda yarısına gelince şişenin, gözleri yaşarıp ağzında hafif acıtan tadı alınca konuşmaya başladı. "günleri, saatleri ve hatta dakikaları karıştırıyorum. kendimi bile karıştırıyorum. korkuyorum..."

    ***

    "...zarif bir dişi aslan tüm safarinin ortasına doğan güneş gibi çıkıyordu. "b.", beyrut. işte oradaydı...

    göğsüne inen binlerce çekiç darbesini bertaraf ederek, nefesinin ve kalp atışlarının geri geldiğini hissetti..."

    ve sonra topyekun bir araya getirin;

    - yalnız ve bıkkın bir adam,
    - kendisini içkiye vermiş, darmadağın bir halde,
    - onu görüyor ve adeta yeniden doğuyor.

    yazar, onlarca paragrafta kah geri, kah ileri bir zaman dilimine giderek, kimi zamanda o andan verdiği kesitlerle anlattığı ve fakat sürekli aynı noktaya vardığı; yalnızlık, çaresizlik ve dağılmışlık açmazını, bu durumun ona yaşattığı duyguları başarıyla ifade edebilmiş.

    intihar girişiminin başarıya ulaşmaması ise onun şansı. geçmişi silip yeni bir sayfa açmayı, her şeye sıfırdan başlamayı tek çıkar yol görmüş; bu dünyada ya da öbür dünyada.

    karmaşa içerisinde bir ahenk yakalayabilmek ve okuyucuya bunu hissettirebilmek kolay iş değildir doğrusu. bu nedenle seyyar motto'yu kutluyorum.

    'jülide' tiplemesinin bilinirliğinden de çok güzel yararlanmış yazar. parlak-saten elbiseli hafifmeşrep kadın. ağır roman'ın 'tina'sı müjde ar gelir hemen akıllara; ağzında cigarasıyla. kimilerinin dediği gibi 'türk sinemasında kadının devrimi' dir o.

    yazarın, jülide'yi; bir süre sonra 'J.' olarak yazması, dikkat çekme yönünde bir atraksiyon ya da aynı paragraf içerisinde bir ismin çok tekrarının yarattığı olumsuzluğu bertaraf etme girişimi olarak görülebilir ama ben açıkcası bundan çok hoşlanmadım. jülide'ye cümleleri defalarca düzenlemek pahasına da olsa, jülide demek gerektiğine inanıyorum. öykü'ye katkısı ile bu inceliği hak etmiyor mu yani sizce de. hele ki bir kadın olarak.

    ellerine sağlık seyyar motto, ben beğendim.
    0 ...