istifham sessizliği; yani daha çok dikkati çekmek, hisleri kuvvetlerdirmek maksadıyla soru şeklinde söylemek san'atının sessizliğidir.
hayatım boyunca okuduğum bilinçakışıyla huşu içinde temaşa edilen, namuvafık, fevkaledenin fevkinde en acaib osmanlıca öykü.
bazı derin etkileyen bölümler:
--spoiler--
Artık şunu bilmek gayri kabil: Şu iskeleden hayli geçkin vakitte atlayan sarhoş bir adem oğlu görsem acaba şevk ile atlayıp onu kurtarır mıyım yoksa mühürlenmiş kalb ile yoluma düşer bir de pervasız şarkı çağırır mıyım?
--spoiler--
içindeki efsunlu kara müeyyidelerden kurtulmak mümkün değildi. Oysa ona dışarıdan bakan göz onu bergüzide bir beyefendi sanırdı. Helva sohbetlerinden fırlamış. Bilmezlerdi ki içini katran yırtıyor.
--spoiler--
Tüm hayatın büluc ettiğini serde resmettiğin bu saatte allı güllü orospular en tatlı düşlerini görürler. Bilmem neyin muhipzadeleri çılgın siyasetlerini terk ederler de, karılarına acı bir kahve getirmeleri için hafif yollu bir şaplak atarlar da, karılar da ev orospusu gibi kırıtırlar. Aman da aman. Ve sen bir başına oturmuş, denizde 35 yıldır istifham edemediğini bugün görecekmiş gibi bakarak, çözemediğine tutkun, baldıran tulumuna yapışmış, zahiri batınla değiştirmiş, ve ufka, sandallara, ve müsebbibe, ve sonuca, cühle, ez cümle, mel' un tohumlu titrine, sintine ve karine, daha bilmem ney? Heyhat! Sadakallahülazim.
--spoiler--
--spoiler--
Çay da katran mübarek! Zihnim kayıyor bak yine. Biraz da şu tarafa yürüyeyim. Vahdet-i vücud demiş zat. iyi de demiş ama karısı bu işe ne demiş? Evden yaka paça atmamış mı? Doğruya doğru! Karıyı zifaftan sonra boşlarsan ya seni atar evden ya namus gider elden!
--spoiler--
Terlemeye başlamıştı iyice. Kalbinin atışını duyabiliyordu. Sanki boynunda sakil bir cüce cin oturmuş cigara tellendiriyordu. Canan! Ne hoş sada!
--spoiler--
--spoiler--
Esas hakikat nerede? Hallaç'ın derisi koyun gibi sıyrılırken ikrar eden dostları esas kefere değil mi? Cüneyd şem ile pervaneyi kendiyle oyun ederken onu o habis cana hapseden masum mu? Maşuğa aşkı veren Teala değil mi? Bayezid;''öyle bir deniz geçtim ki, peygamberler onun kıyısında durdu''; dediğinde kim ona karşı çıkabildi? Hal ehli mi, kal ehli mi? Vahdete koş! Oldu can' ım, oldu canan' ım, oldu. Rumi daha karısına sahip olamadı be! Dön sen arkanı. Düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar beni. Takva buradadır, takva buradadır, takva buradadır!
--spoiler--
--spoiler--
Rakısı geldi. Tam akşam üstülük. Serince. Kaldırdı güneşe doğru, şöyle baktı terlemiş meyine. iç geçirdi bütün günün yorgunluğuyla. Neden müşahat etmek zorundaydı? Bu tenin altında yatan ruh başka ise ne diye orta oyunu yapmalıydı cümle aleme? Suç değil ya canım! Akl-ı afir. Akl-ı merdbaz. Cenab Allah ne güzel yaratmış her şeyi lakin ben Allah' ı sevmiyorum. Cihan-salar padişah ne güzel etmiş payitahtı lakin ben kural sevmiyorum. Ne güzel salat selam ederdi zanaatkar birbiriyle, ne hoş göz kaçırırdı karılar beylerinin yanında lakin ben ahlak da sevmiyorum. Allah Allah! Ben hiçbir şey sevmiyorum. Manda derisi mahsülü. Hep o habis kitabdan. Evet. Evet ya! Hep ondan.
insan hikayeyi okuduktan sonra hem o habis kitabı görmek istiyor hem de palalı osmanlı beyfendisiyle rakı tokuşturup, nargile tüttürerek takva'yı konuşmak, uzun uzun onu dinlemek istiyor.
keşke osmanlıcam olaydı da birkaç kelam de ben etseydim, olsun heyhat mealini anladık vesselam.*