bir yazar, öykü kurgulama sürecinde çok değişken ruh halleri içerisinde bulunabilir ve bu halleri, bahse konu süreç içerisinde öyküsüne belirgin olarak yansır. ancak, böylesi bir durumda dahi genel hatları ile de olsa neyi, ne için yazdığı hususunda okuyucuya ip uçları vermelidir ki okuyucu onları kullanarak doğru tespitlerde bulunabilsin.
kimi yazarlar ise öykülerinde, belli bir olay veya durumu, bulunulan koşullarla birlikte objektif bir biçimde okuyucuya yansıtarak tespitleri, okuyucunun kişisel düşünceleri ile yapmasını isteyebilirler.
her iki durumda da, öykünün yapısal dengeleri koruması esastır. okuyucu, yazar tarafından verilen ipuçlarını kullanarak girift olayları çözmekten hoşlanır ancak, onun bir çıkmaza itilmesi veya girift olayları çözdükten sonra onu tatmin etmeyen, basit kazanımlar elde etmesi sinirlendirir.
aynadaki yılan'ın görünürde vermek istediği, sosyal yaşama kırgın bir insanın bu gereksinimini, çeşitli hayvanları besleyip-büyütme yoluyla giderme, bunu yaparken de tutsak olduklarını hissettirmeme hassasiyeti ile onları, ait oldukları doğal yaşama kazandırma gayretleridir.
fantastik bir çizgide gelişen öyküdeki olay, yetiştirdiği hayvanları doğal yaşama bıraktıktan sonra başlar ki burada, kahramanın iki temel korkusu ortaya çıkar.
- onlar bensiz yaşayabilecekler mi?
- ben onlarsız nasıl yaşayacağım?
gerçekçi başlayan öykülerin fantastik bir hale dönüştürülmesi, yoğun çevre ve yardımcı kahraman tasvirlerini içeren belli bir hazırlık ve geçiş döneminden sonra olmalıdır ki okuyucu kendisini karşılaşacağı olaylara hazırlayabilsin. bu kadar kısa bir öyküde bunu başarabilmek mümkün değildir.
kanımca, öykünün yumuşak karnı da burasıdır. yani, çevre ve yardımcı kahraman tasvirleri yetersiz olduğundan, aniden ortaya çıkan dev örümcek ve onu yiyen yılan, esas kahramanın halüsinasyonları dahi olsa, okuyucu nezdinde istenen güçlü etkiyi yaratamamışlardır.
bu noktada, başlangıçtaki açıklamalarımıza dönersek; öykümüz, iskelet ve anlatım dili anlamında başarılı buna karşın, çevre ve yardımcı kahraman tasvirleri açısından yetersiz kalmıştır.