ne zaman bu hale geldik bilmiyorum. ne zaman komşumuzun yada tanıdığımız tanımadığımız herhangi birinin çektiği acılar canımızı acıtmaz oldu. insanlığımızı emperyalizme kurban ettik. çevreme şöyle bir baktığımda yaşadığı her anı para kazanmak için savaşan insanlar o kadar arttı ki. hayata geliş amacımız bundan ibaret mi? yani bütün mesele para kazanmak mı? bir insana üzülmek onun acısını paylaşmak bunlar kapitalizmin etkileriyle unutuldu gitti.
gelelim son günlerde sadece poşu taktığı için 11 yıl hapis cezasına çaptırılan cihan kırmızıgüle. beni bu yazıyı yazmaya iten şey ülkemizi bu hale getirenlere karşı bir tepki.
henüz kanıtlanmamış molotof atanın onun olduğu. herkes durup bir düşünsün geleceği parlak bir insan ve gözlerimiz önünde yok oluyor belkide suçsuz yere. empati kurmak bu kadar mı zor. bir düşünsenize hayat normal akışında sürerken sizi tutukluyorlar ve hiç tanımadığınız birinin sizin olduğunuzu söylüyorlar ve bir gün içinde hayalleriniz mahvolmuş artık bir hiçsiniz.
bu olayı siyasete çekmek anlamsız burada bir insanlık trajedisi var. cihana üzülmek bir insanlık meselesidir. ben isterdim ki cihan tutuklandıktan sonra bütün halk sokaklara çıksın yargıyı eleştirsin hukuk sistemimizin daha kaç gencimizi mahvedecek onu sorgulasın. ama yine siyaset yine cepheleşme yine şovenizmin bize yaptıklarını üzülerek izliyorum. üstelik her şey bir yana tecavüzcüler, katiller, hırsızlar dışarıda elini kolunu sallarken molotofun cezası 11 yıl mı!
anladığım kadarıyla emperyalizm artık türkiyeden bir deniz gezmiş daha çıkacağını zannetmiyor bu yüzden daha rahat ve ülkemizde köklerini derinlere saldı çoktan.
denizin fark ettiğini biz far etmiyor muyuz hala. onun kavgası bugünler içindi. dik durmaktı onun kavgası. düşenleri kaldırmak düşürenlere dersini vermek...