kuran ın yerel ve tarihsel bir kitap olması

entry10 galeri
    1.
  1. aslında kuran'ın kendisinin birçok ayetiyle işaret ettiği bir olgu. fakat bu anlaşılamayıp da sanki ayetler her çağda ve her coğrafyada yaşayan insanları doğrudan muhatap alıyor gibi okunursa, elbette birçok yanlış anlama ve yanlış çıkarımlar sözkonusu olabilir. birkaç örnek ayetle meseleyi tartışmaya çalışalım.

    şûrâ 7 şehirlerin anası (olan mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle arapça bir kur'an vahyettik. (insanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir.

    burada açıkça kuran'ın vahyediliş amacı için bir coğrafya ve dil belirleniyor.

    secde 3 "onu uydurdu" mu diyorlar? halbuki bu, senden önce kendilerine bir uyarıcı ulaşmamış bir toplumu, belki yola gelirler diye uyarman için rabbinden gelen bir gerçektir.

    "senden önce hiçbir uyarıcı ulaşmamış bir toplum" dediği toplum, o anki ve yerdeki arap toplumu.

    yûsuf 2 onu arapça bir kuran olarak indirdik ki anlayasınız.

    zuhruf 3 biz, düşünüp anlamanız için onu arapça bir kur'an yaptık.

    ahkâf 12 halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak mûsa'nın kitabı var! bu kur'an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye arap dilindedir.

    bu ayetlerden çıkaracağımız sonuç, kuran'ın anlaşılması için arapça indirildiğinin söylenmesi asıl muhatabın 1400 yıl öncesinin arapçasıyla konuşan araplar olduğunu ortaya çıkarıyor. anlaşılması için arapça indirildiği söyleniyor ama arapça olması bizim için tam olarak anlaşılır olmamasının önemli bir nedeni. arapça bilmek de yetmiyor, o çağın kültürüne ve günlük dildeki kullanımlara da hakim olmak gerekiyor.

    bakara 187 ...şafağın beyaz ve siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yeyin, için. sonra geceye kadar orucu tamamlayın....

    bunu kutuplara yakın yerdekiler yapmaya kalkarsa oruç ölüm orucuna döner. bu ayet asıl muhatabın yine belli bir coğrafyada yaşayanlar olduğunu ortaya koyuyor.

    gâşiye 17 (insanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?

    bu ayet hayatları boyunca hiç deve görmemiş milyarlarca insanı asıl muhatap olarak almıyor.

    ahzâb 53 ey iman edenler! size bir yemek için izin verilmedikçe peygamber'in evlerine girmeyin. vaktini bekleyip durmaksızın çağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. söze dalıp lafı koyulaştırmayın. çünkü böyle davranmanız peygamber'i rahatsız eder. fakat o size bir şey söylemekten utanır. allah ise hakkı dile getirmekten çekinmez. peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur. allah'ın resulüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikâhlanmanız, size helal kılınmamıştır. böyle bir şey allah katında büyük bir vebaldir.

    "ey iman edenler" diye başlayan ve dolayısıyla iman eden herkesi ilgilendirecek hükümlerin yer alması beklenen bu ayetteki emir ve hükümler bizleri doğrudan ilgilendirmiyor. peygamber hayatta değil, dolayısıyla da evine gidemiyoruz. peygamberin eşleri de hayatta değil ve iman eden hiç kimsenin bugün eşleriyle evlenebilmesi mümkün değil. açıkça yerel ve tarihsel bir ayet ve "iman edenler" diye hitap edilenlerin bölge halkı olduğunu gösteriyor.

    yani sonuç olarak, kuran'ın o an yaşayan bölge halkına hitap ettiği göz önünde tutularak okunması gerekiyor. bu şekilde okunursa yerel ve tarihsel cümlelerden evrensel anlamlar çıkarmak mümkün olabilir. aksi ise o yerelliğe mahkum olmak anlamına gelir.

    aynı deneyler aynı şartlar altında aynı sonucu verir. bunun mantıksal olarak götürdüğü nokta, aynı şartlar sözkonusu değilse aynı deneylerden aynı sonuçların elde edilmesinin beklenmemesi gerektiğidir. bu tanrı'nın fizikteki ve toplumdaki yasasıdır; öyleyse dinindeki yasa da bu olmalıdır. o çağ için ilerici ve toplumsal fayda taşıyan bir uygulama, şu çağda öyle olmayabilir.
    0 ...