her şeyin yeri ve sırasıyla ele alınacağı kapışmadır.
ama burada diyalektik hakkında nutuk atmiyim müsadenizle... şu kadar söyleyeyim: diyalektik, kimsenin tekelinde olmayan, düşüncenin evrensel yapısıyla ilgili bir bir formdur, normdur. üç büyük kanunu vardır:
- nicelikten niteliğe geçiş
- zıtların birliği ve mücadelesi
- olumsuzluğun olumsuzlanması
bunun idealizme uygulanmış şekli yanında, materyalizme uygulanmış şekli de vardır. hegel'den beri, tarihe, marx'tan beri de tabiata uygulanmış şekilleri vardır.
aslında diyalektik, çok eski bir bilimdir. mantıkla beraber doğmuştur. islam'da mezheplerin temellendirilmesinde olsun, kelam (logos) ilminde olsun önemli bir yer bulmuş ve tartışılmıştır. ama bir tek tanımı ve anlamı yoktur, belki onlarca tanımı, anlamı vardır. ama aslolan, marksizme de uygulanmış olan hegel diyalektiğidir ki, yukarıdaki fikri kanunları o getirmiştir.
bu kadar yeter sanırım, diyalektiğin kimsenin tekelinde olmadığını anlatmak için... onu evrensel bir yerde ele alabilmek için... tez, antitez ve sentezin olduğu her yerde diyalektik olacaktır. zaten bu olmasaydı, kapışma değil, diyalog derdik, söyleşi derdik...