yalnız buraya gelen arkadaşların -en azından bir kısmının- pek özgürlükçü takıldığı kapışmadır.
önümüzdeki hafta marmara üniveristesindeki sempozyumda bakın, nasıl taşlar sopalar havada uçuşacak... "hayır konuşmayın, konuşturmayız, gericileeer!"
evet, bunu öngörüyorum, hatta şimdiden görüyorum. taşların, sopaların, yumurtaların nasıl hazırlandığını... aslında hak vermiyor da değilim: bu teori ancak bu şekilde savunulabilir. çünkü "ben o masala inanmam" dediğiniz anda, film kopar, söyleyecek söz kalmaz.
nitekim görmeye başladık da...
pekala, ben bilimi de tarif ederim, evrimi de... yalnız bir sıkıntım var, benim ingilizcem biraz zayıf. bana ya fransızca metinler getirin veya tercihim türkçe olsun, herkes anlasın...
bilim nedir? bin türlü tarif edilir. bir tanesi de şu: gerçeklikten zihnin çıkardığı form...
evrim nedir? bir tür değişim; ama basitten gelişmişe, ilkelden -sözümona- ideale doğru bir gelişme, olgunlaşma filan...
basitçe bunlar.
ama şu ırkçılıktan duyulan rahatsızlığı anlamıyorum. hadi ben, allaha inanan biri olarak ırkçılıktan çok rahatsızım. çünkü adem ile havva'dan geldiğimizi düşünüyorum. ama evrimciler niye rahatsız, anlamam biraz güç olacak... şimdi öncelikle, bir ırktan mı evrildik, bir çok ırktan mı sorusuna açıklık getirmeleri gerekecek... sanırım, bir "ilk çift" kabul etmeyeceklerdir. nitekim darwin de herhalde öyle düşünmüş olacak ki, ırkçının kıralıdır.
neyse, girerim oralara da... türlerin kökeni'nden başka kitaplar da kalmış abimizden nasılsa...