şeriat dediğimiz sistem aslında merhametli bir annenin çocuğuna davranışı gibidir. bir kaç örnek vereyim...
şeriata göre hırsızların elleri kesilir dimi ? öyle değil işte...
ilk hırsızlıkta, uyarılır.
ikinci hırsızlıkta, sürgüne gönderilir.
üçüncü hırsızlıkta, uvzularından birisi kesilir.
ancak bu üç aşamada da eşyası malı çalınan kişinin hırsızı affetme hakkı vardır.
hatta bir not daha.hırsızlık yapan kişi. yakalanmadan suçunu itiraf eder ve yaptığı hırsızlığın bedelini öderse gene cezası affedilir.
yer yüzünde şu anda mutlak şeriatı uygulayan bir ülke olmadığı için. şeriat denildiğinde tüylerimiz diken diken oluyor genelde.
aklımıza doğrudan 4 kadın almak, uvzuların kesilmesi, recm, kadın erkek eşitsizliği dahil pek çok şey geliyor. ancak hiç biri görüldüğü gibi uygulanmıyor. bir örnek daha vereyim...
elin çocuğu gitti benim oğlumu öldürdü diyelim (Allah korusun)
şeriatta kısasa kısas vardır. yani ben benim oğlumu öldüren çocuğun canının alınmasını isteyebilirim. ama nasıl ?
bunun için hem benim hemde eşimin rızası olması gerekiyor. birimizin bile rızası olmazsa işlem gerçekleştirilemez.
eğer ben ve eşim hayatta değilsek, kardeşleri karar verir.
iş bununlada bitmiyor.
bulunduğum şehirde o şehrin güvenilir kişilerinden oluşan bir heyet kuruluyor. bu heyet iki ailenin arasını bulmak için uğraşır. yani bizim kısas istemememiz için yoğun çaba sarf eder. tüm bunlara rağmen ben ve eşim kısas istiyorsak. can alınır...
şimdi soruyorum size...
hırsızlığın cezası bu kadar sert olsaydı. ölümün cezası ölüm olsaydı.
sizce siyasetçiler bu kadar hırsızlık yapabilirlermiydi ?
magandalar her önüne geleni öldürebilirlermiydi ? (bkz: münevver karabulut)
şeriatta verilen cezalar bireye değil, topluma verilir. yani verilen ceza bireye verilse bile topluma "eğer böyle yaparsan seninde başına gelecek bu" mesajı verilir...
bide son olarak. şeriata göre haksız yere birisi size bir tokat attıysa,
mahkemeye başvurursanız. o kişiye iki tokat atma hakkına sahip olursunuz.
1.tokat, size vurduğu için
2.tokat onu cezalandırmak için.