kuran çelişkileri

entry12 galeri
    3.
  1. kelimeler üzerinde aranılıpta ıkınıla ıkınıla bulunan sözüm ona çelişkilerdir. en basidinden nisa suresi 34. ayet;

    --spoiler--
    Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. iyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
    --spoiler--

    ayetinde dikkat ederseniz ''onları yataklarında yalnız bırakın'' ayetinden sonra parantez içerisinde ''bunlar fayda vermez ise hafifçe dövün'' ibaresi eklenmiştir. ayetin orijinalinde geçen darabe ya da daraba kelimesi arapçada tam 24 farklı anlama gelmektedir ve bu anlamlar cümlenin temel kurgusuna göre aldıkları yapım ekleri ile farklı anlamları karşılamaktadır.

    en basidinden darabe ya da darabe kelimesi köpeklerin bir yerde toplaşıp uluması manasına da gelmektedir, yanından uzaklaştırmak, men etmek manasınada, ancak ne hikmetse arapçanın gramerinden zerre haberi olmayan hatta şivelerini hakim olmayan adamlara tefsir yazdırılması sonucunda herkes istediği gibi tefsir yazar oldu. yani bir standarda oturtulamadı.

    evet elmalılı hamdi yazır hoca'nın tefsiri üzerine daha tefsir yazılmadı bu ülkede ya da bize onun yazdığı tefsirin daha yetkin olduğu söylendi. velhasıl kelam sipariş üzerine yazılan tefsirden fazla birşey beklenmemelidir. bu fikrime karşı çıkan arkadaşlar hamdi yazır hoca'nın tefsirinin üzerine neden tefsir yazılamadığını anlamaları için 1930'larım türkiyesine bakmalıdır.

    yukarıda yazdığım ayet bariz bir örnektir. işin garip tarafı, ingiliz extern üniversitesinde araştırma yapan ekip dünya üzerindeki tefsirleri incelediğinde en yetkin olmayan, orijinale hem gramer hemde öz itibariyle en uzak olan yazımların türkiye'den çıktığını görüyor, yani bir hristiyan araştırmacı bunun farkına varıyor ve bizim ilahiyatçılar yeni birşeyler yapmak adına halen daha uyuyorlar.

    sonra turan dursun gibi bir alim türüyor, evet kendisi alimdir. arapçası güçlüdür, fakat artık her ne olduysa yazılarını bir partinin dergisinde yayınlatmaya başlıyor, hatta o kadar bilimsel bir kitap yazııyor ki! kitabın bazı bölümlerinde şu şekilde boşluklar bırakıyor ''........'' neden? peygambere ve ailesine edeceği küfürü alenen yayınlamak istemiyor, allah'tan korkuyor belkide!

    sonra ateist arkadaşlarımız, kitabın üslubuna ve metoduna bakmaksızın ve siyer'in adını dahi duymadıkları halde turan dursun vb. kişilerin argümanlarını hakikat kabul edip, akılları sıra fikirlerini güçlendiriyorlar.

    bu ülke hiçbir zaman şeffaf olmadı, ne siyasi ne ilmi ne de edebi anlamda... ne de inançlarımız konusunda... acaba suç kimde?
    3 ...