söykü dergisi sayı 6 sınıf

entry46 galeri
    44.
  1. toprak ve su | siyahgiyenadam

    yapısal anlamda kategorize etmekte çok zorlandığım bir çalışma oldu bu. 'kurgusal veya fantastik roman denemesi' demek her halde en doğrusu olacak. özellikle büyücülere verilen öneme bakıldığında harry potter etkileşimleri dikkat çekiyor ki bu seri roman dizisi, bahse konu türün güçlü örneklerinden.

    mitolojik canlılara ek olarak elfler, mutantlar gibi modern fantastik karakterler de kullanılarak daha renkli ve ilgi çekici ortamlar sağlanmış.

    fantastik romanların kurgulanmasında en önemli aşamayı, mekan/karakter tasvir ve tahlillerinin tamamlanması ve eksiksiz sunumu oluşturur ki bunlar, okuyucunun gözünde mekan ve karakterlerin tam olarak canlanabilmesi için gereklidirler. bu noktada yazar, biraz da kolaycılığa kaçarak, özellikle karakter tasvirlerinde okuyucunun önceden bildiği ve tanıdığı karakterleri sunmayı ve yüzeysel tanımlamalarla yetinmeyi yeğlemiş. mekan tasvirleri ise oldukça başarılı düzeyde.

    şöyle ki;

    "... ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe burunlarına iğrenç, keskin bir koku gelmeye başladı. yakınlarda bir bataklık olmalıydı. iri eğrelti otlarını kılıcıyla biçerek ilerleyen toprak tekrar durdu. çok büyük bir bataklığın dibine gelmişlerdi. bataklığın içinde parlak renkli kurbağalar vardı. kimin(in) kırmızı benekleri vardı, kiminin sarı çizgileri. havada uçuşan yusufçuk böceklerini dilleriyle kapmaya çalışıyorlardı. bataklığın üzeri ise üstünde kurbağaların durduğu dev nilüfer çiçekleriyle doluydu..."

    'bataklık' sözcüğü bu kadar fazla kullanılmamış olsa kusursuz olacakmış gibi sanki. şöyle denesek mesela;

    "... ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe burunlarına iğrenç, keskin bir koku gelmeye başladı. yakınlarda bir bataklık olmalıydı. iri eğrelti otlarını kılıcıyla biçerek ilerleyen toprak, tekrar durdu. çok büyük bir bataklığın dibine gelmişlerdi. içinde, kimi kırmızı benekleri, kimi sarı çizgileriyle parlak renkli kurbağalar, havada uçuşan yusufçuk böceklerini dilleriyle kapmaya çalışıyorlardı. yüzeyi ise kurbağaların durduğu dev nilüfer çiçekleriyle doluydu..."

    denemede bir dikkat çekici husus da şu ki aynı paragraf içerisinde -mış, -muş şeklindeki -miş'li geçmiş zaman ya da rivayet ekleriyle -dı, -du şeklindeki -di'li geçmiş zaman hikaye eklerinin birlikte kullanılması. bu durum, edebi eserler için ciddi bir yazım hatası oluşturur. zira, okuyucu hafızası 'oluştu'-'oluştuğu rivayet olundu' algılamaları arasında bir açmaza düşer. bu nedenle, farklı zaman eklerinin kullanımı mutlak gerekli ise bu farklı bir paragrafta yapılmalı, ard-arda cümlelerde farklı zaman eklerinin kullanımından kesinlikle kaçınılmalıdır.

    şöyle ki;

    "...seyrek ağaçlar ileride yerini sık ormanlığa bırakmış. orman o kadar sıkmış ki; bazı yerle(rde) iki ağacın arasından bir insan dahi geçemiyormuş. ormanın derinliklerine doğru ilerlerken böğürme sesleri duydular. koşarak onlara doğru gelen bir iki tane geyik yanlarından hızla kaçtı. bazı ağaçlardaki kuşlar uçuştular. sonra tekrar sessizlik çöktü ormana..."

    bu deneme, geniş bir zaman diliminde hazırlanabilecek, uzun soluklu bir düşünsel çalışmanın, kurgulamanın ve yazıya dökmenin sonucu gibi. çok sayıda harf hataları ve eksikleri içeriyor olsa da genel itibarı ile etkileyici bir çalışma. her şeyden önce, büyük bir emek harcanmış.

    buna mukabil, ulu-kral keşke dört değil de tek bir şey isteseymiş toprak ve su'dan. örneğin, anka kuşundan bir telek getirme istemi çok bildik ve birçok masalda işlenmiş bir konu. keza ejderha yumurtası da öyle. düşündüm ki, sadece 'minator boynuzu' ile sınırlandırılabilirmiş talebi. böylelikle, mekan ve fantastik canlı tasvirlerine daha çok değinilebilir, anlatımlar daha detaylı olabilir ve eser, okuyucu için daha cazip hale getirilebilirmiş.

    sonra;

    toprak ve su muratlarına ermişler ermesine de ulu-kral'ın güzeller güzeli bir kızı neden yokmuş mesela? köylü iken şövalye olmak ve bir saray muhafız yardımcılığı için onca çileye değer miymiş? sonra haklı olarak, kırk gün-kırk gece süren bir düğün bekliyor okuyucu. su için de onu bekleyecek yakışıklı bir prens düşünülebilirmiş bence. çifte düğün olurmuş, onlar muratlarına ererken biz okuyuculara da kerevete çıkma şansı doğarmış böylece. neden gökten üç kırmızı elma düşmemiş sonra? kuru-kuruya çayla mı geçiştirildi şimdi onca dinleyen çocuk? beklemezler mi uslu-uslu masalcı poyraz'ı dinlemenin ödülünü?

    şaka bir yana, okunası bir deneme. poyraz'ın son çalımını da çok beğendim ayrıca, hoş bir sürpriz olmuş okuyucu için.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük