yasaklarin marifetleri

entry1 galeri
    ?.
  1. --spoiler--
    Sekiz dokuz yıl önceydi. Asil Nadir, Nokta dergisini satın aldıktan bir süre sonra bir grup arkadaşımla dergiden ayrılmıştık. O zaman, şimdiki gibi özel televizyon furyası yok. Star, yeni kurulmuş. Televizyon yeni bir heyecan, hoş bir macera. Oraya geçelim dedik. Formalite icabı, sabıka kayıtlarımızı götürmemiz isteniyor yeni işyerine girerken. Arkadaşlardan biri, hepimizin sabıka kayıtlarını çıkarmak için savcılığa gitti. Kalemdeki memur, benim sabıka kaydımı çıkarmış, kâğıda şöyle bir bakmış. Hakkında 10 yıl içinde açılmış 50'ye yakın dava var. Kiminden beraat etmişim, kiminden para cezasına çarptırılmışım. Hepsi de basın suçu. Memur 'saygılı' bir ifade ile konuşmuş. "işte bu adam gerçek gazeteci" demiş. "Baksanıza ne kadar çok mahkemeye verilmiş."
    Ne yazık ki yıllardır süren bu trajikomik durum hâlâ değişmedi. Futbol camiasında bir anlayış vardır. Galatarasaray'a yeni transfer olan bir futbolcu, için, "Fenerbahçe'ye gol atmadıkça gerçek Galatasaraylı değildir" diye yazıp dururken ya hep. Bu da aynı hesap işte. Hakkında dava açılmayan, ya da hapse girmeyen gazeteci, gazeteci sayılmıyor neredeyse.
    Geçenlerde Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi açıkladı. 1998 yılında 32 gazeteci hakkında hapis cezası kararı alınmış. 12 gazeteci de hâlâ cezaevinde bulunuyormuş. Sadece basın suçundan. Yani düşüncelerini yazmaktan. Bu gerçekten utanç verici bir durum. Peki ne yapmalı? Oktay Ekşi bunun yanıtını da açıklamasında veriyor. Terörle Mücadele Yasası'nın 7. ve 8. maddeleri ile Türk Ceza Kanunu'nun 312. meddelerinin değiştirilmesi gerektiğini söylüyor. Yani kısaca insanlara düşünme, konuşma ve yazma özgürlüğünün verilmesini vurguluyor.
    Burada yine karşımıza şu meşhur 312. madde çıkıyor. Hani komutanların bile değişmesin diye demeçler verdiği madde. Peki değişmezse ne mi oluyor? Bakın neler oluyor.
    Geçenlerde gazetelerde bir haber vardı. Halen cezaevinde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ın doldurduğu bir şiir kasedi ilk etapta 800 binin üzerinde sipariş almış. Yani Barış Manço'nun son kasedinden bile fazla. Erdoğan, bir toplantıda okuduğu bir şiir yüzünden hapse girdi ya. Tabii şiir bahane. Onu cezaevine gönderen o meşhur 312. madde. Siyasette önü kesilmek istenen Tayyip Erdoğan'ı, işte bu madde, neredeyse halk kahramanı yaptı. Konvoylarla hapishaneye uğurlandı Erdoğan. Şiir okumaktan vazgeçmedi. Sonunda Necip Fazıl'ın, ibrahim Sadri'nin şiirlerinden bir de kaset yaptı.
    işin en gırgır tarafı, Recep Tayyip Erdoğan kasetten elde ettiği geliri düşünce suçlularına bağışlayacakmış.
    Gerçekten de matrak değil mi? Nereden nereye: Yüzyıllardır yasakların hep ters teptiğini 'büyüklerimiz' hâlâ neden göremiyorlar acaba?
    --spoiler--

    bu yazi sekiz dokuz sene önce radikalin cumartesi ekinde yayinlanan arda uskan'in bir yazisi idi. şimdi bugunde sekiz sene önceye bir bakilinca yapilan sabalakliklarin faurasini nasil ödediğimizi görüyoruz.

    evet yazida gecen 312. madde recep tayyip erdoganin ve akpartinin iktidara yönelmesinde sadece bir ara durak.

    biz devlet yönetiminde bir şeyleri yok etmek için yasaklamayi bayiliyoruz. zaman içine yaymayi hatta beklemeyi bilmiyoruz. yaptiğimiz yasaklar ya geri tepiyor yahutta yanan bir alevi canlandirmaktan baska bir halta yaramiyor.

    beklemeyi bilmiyoruz biz halkca. sabirli değiliz. sadece kaz kafaliyiz. ve en sonunda bir cehennemde bulunca kendimizi ama ben bunlari haketmedim diyoruz.

    evet gectiğimiz günlerde büyük bir miting oldu tayyip cumhurbaskani olmasin diye. ama buna sebebiyet biz verdik. bürokratlar, halk, sermaye a'dan Z'ye herkes becersizliklerinden ötürü buna izin verdi.

    sagcisida solcusuda bundan sorumludur. sermayenin semirmesine izin vermeyen daha dogrusu taş koyan salim arkadaslarda, iç cekişmeler insanimizin fikirsel olarak kabiz kalmasina sebeb sanatcilarimizda.

    hepimiz a'dan z'ye sucluyuz. yasaklayalim anasini satayim herşeyide sonunda kendi boynumuza ipi gecirelim...
    1 ...