hazreti muhammed

entry2991 galeri video14
    1960.


  1. ipinle çıktım kuyuya
    Kuyuya çıktım ipinle
    Dediler, çıkılası değildir kuyu
    Karanlıktır, inilir.
    indir.
    Dedim, nedir ki in?
    Mağara, dediler.
    Bilgelerine götürdüler.
    Bir mağara düşün dostum,dedi
    Duvarına gölgeleri yansır hakikatlerin
    Gerçek sanırsın.
    Ne zaman çıksan dışarı
    Görürsün hakikatleri
    Güneşi görür söyleyemezsin
    Bir mağara düşün dostum yanılgılar ülkesi
    Bu yüzden atıyor herkes kendini dışarı
    Bu yüzden mi dışarıda hayat?
    Bu yüzden mi sergilemek her şeyini güneşin altında ?
    Ve hayatı güneşlere taşımak?
    Karanlık korkusu bu yüzden mi?
    Balkonlar, sokaklar, kalabalıklar…
    Bin parçaya bölünmüş gösterişli bedenler
    içeri korkusu mu mahremlerin sergisi?
    Özü mağaradan çıkmak olan bir medeniyet düşün
    Bir mağara düşün dostum
    Bir Hira düşün
    Öyle bir mağaraya gir ki
    Gölge olduğunu göstersin sana dışardakilerin
    Ve öğretsin sana
    Merhamet olduğunu karanlıkların
    Bil ki bazen görmek için örtmek gerekir
    Bazen örtünmek gerekir korkmamak için
    Bakmak gerekir bazen
    Sırtını güneşe çevirip girmek ıssız mağaralara
    Zirvesine çıktığın dağları alt ettim sanma
    Mağaralarına in
    Merhamet’e sığın Rahman’ın
    Bir çocuk gördüm dostum annesini yitirmiş
    Bir kadın su verirken bir cana
    Bir yolcu gördüm dostum
    Yörüngesi şaşırmış
    Bir gemi gördüm yaklaşmazken limana
    Bir nebi gördüm dostum yetim başı okşarken
    Bir nebi
    Cennetle müjdelerken
    Yörüngeyi taşıdı yolcunun ayağına
    Gemiyi liman yaptı denizin ortasına
    Dediler, imkansızdır denizi liman yapmak
    Bir mağara var dostum
    Karanlığı aydınlık
    Aydınlık mı? dediler
    O tam bizim işimiz
    Güneşten gelir bize ekmeğimiz, aşımız
    Aydınlanma istersen yoktur bizim eşimiz
    Bir bilge var şu dağda yüreğimiz başımız
    Görmek istiyorsan ışığa sığın
    Güneşi al arkana aydınlansın önlerin
    Mağarandan çık
    Gözünü kullan
    Yine de bil
    Bir ateştir aydınlık
    Bil yine de dedi bilge
    Bir ateştir aydınlık
    Bu yüzden mi bu güneş?
    Bu yüzden mi bu sahil?
    Bu yüzden mi yakıyor geceri aydınlık
    Azalıyor yıldızlar karardıkça geceler
    Bu yüzden mi benziyor silahlar güneşe?
    Çözülmüş beyin gibi çıkıyor gökyüzüne
    Bu yüzden mi gözlerim yüreklerimden üstün?
    Bu yüzden mi bilincim kulaklarıma küskün?
    Bir medeniyet düşün dostum
    Aklı fikri göz olan
    Bir kulaktı oysa karanlıkları gören
    Bir vahiy bir ses
    Bir elçiyi dinledim merhametten bir halka
    Etrafında çevrilmiş anlatıyordu bir halka
    Bir nebi dinledim dostum
    Sözü yıldız parçalar
    Dinledikçe gönlümde birleşiyor parçalar
    Bir nebi gördüm dostum
    Bir çocuk taşıyordu sonsuz secdelerinde
    Merhamet taşıyordu
    Taşımak mı? dediler
    O işi bize bırak
    Deniz bize deredir
    Yakındır bize ırak
    Taşımakla kuruldu bu belde bu saltanat
    Bir şair var orada
    Her kelimesi sanat
    Dedi,bak şu tepeye kanat yüklü insanlar
    Dedim,nedir ki bunlar neden kanatları var
    Dedi, bazısı var kanatla uçayım der
    Gökyüzüne varayım bulut olsun bana yer
    Dedim, uçmak için değil mi bu kanatlar
    Dedi ,uçası değil acınası insanlar
    Dedi, onlar hayatta aşağı düşecekler
    Unutma her düşenin mutlaka kanadı var
    Dedim ki, her birimiz düşesi değil miyiz?
    Öyle buyurdu şair susası değil miyiz?
    Bu yüzden mi bu düşüş, bu çöküntü, bu uçuş?
    Kanatlarımız var da uçmaya mı çalıştık?
    Ya da düşmek bitmezken kanada mı alıştık?
    Gözlerimiz bundan mı her daim yukarılarda?
    Uçamaya çalışırken kırıldı kanadımız
    Bu yüzden mi uçaklar, füzeler, salıncaklar?
    Bu yüzden mi bulutlar, ulaşılmaz umutlar?
    Bir medeniyet düşün dostum düşmeyi uçmak sanan
    Bir kanat düşün dostum düşmek için olmayan
    Bir kanat düşün dostum alemleri kapsayan.
    Dostum
    Bir rahmet düşün
    Bir kanat
    Bir ufuk
    Bir kanat nasıl tutar düşmeyi diye sorma
    Düşmek mekanda olur
    Bunu mekana yorma
    Bir nebi düşün dostum
    Mekanı zaman kılan
    Bir düşüş düşün dostum
    Zaman içinde olan
    Bir düşüş düşün dostum
    Zamanda uçmak olan
    Mekan zaman, dediler
    Anahtarı bizdedir
    Dünyayı biz küçülttük
    Zaman elimizdedir
    Bilgeleri şairi artık geçmişte bırak
    Zaman senin zamanın
    Sadece kendine bak
    Kendime baktım şimdi
    Kıılmış bir çift kanat
    ister düşlere uyan
    istersen gerçeğe yat
    Bir düşüş düştü alem
    Ayrıldık sandı Senden
    Sen gelince gül oldu
    Gül oldu güller senden
    Şimdi ipinle çıktım kuyuya
    Kuyuya çıktım ipinle
    Ve burası kuyu değilse?
    Ve bu çıkış inişse?
    Ve bu ip Seninse?
    istersen beni burda bırak
    Burda ne düşmek, ne kalkmak
    Ne mağara, ne uçmak
    Ne kanat çırpışı
    Ne durmak için zahmet
    Her şey düşer gibiyken
    Mağaranın dışına
    Yalnız Seni düşünmek…
    Seni düşünmek Rahmet…
    0 ...