sol.org.tr yazarı asaf güven aksel bugünkü yazısının bir kısmında, yarın denizler için yürüyecek olanlara, boyun eğmeyen gençliğe seslenmiş:
"Birkaç söz de, "başladıkları işi bitirecekler"e, Deniz olanlara...
Sevgili kardeşlerim,
Keşke genç bir üniversiteli olsaydım da, yanınızda yürüyebilseydim. Hadi bu olanaksız, hiç değilse bu yazıyı, tümüyle sizi selamlamaya ayırabilseydim. Deniz'ler ilk defa anılmıyor elbet, ilk defa adlarına yürünmüyor. Bu yürüyüşün, 6 Mayıs'ın 40'ıncı yılına denk gelmesi de değil mesele. Bugün, 2012'nin 6 Mayıs'ında Dolmabahçe'ye yürümek, bir başka önem, bir başka anlam taşıyor.
Amerikan askerlerinin denize döküldüğü yere gideceksiniz, o askerlerin filosunu kıble bellemişlerin, o askerler uğruna sizin gibilerin kanını dökmüşlerin iktidarı altında. Bütün güçleriyle yüklendikleri, iktidarlarının önünü alabildiğine açtıkları, tarihi yeniden yazdıkları, ileri olan ne varsa belleklerden sildikleri, kuşaklar boyu istedikleri gibi insanları biçimlendirdikleri, uşaklarını devrimci geleneğe küfretme yarışına soktukları koşullarda, ne bu güçten korkan, ne yalan ve iftira kampanyasına kapılan gençler olarak bu yürüyüşünüz, başaramayacaklarının açık delili oluyor.
Onların olanca güvenleriyle "bu iş tamam" duygusu yaşadıkları anda attığınız bu şamar, şimdiye kadarkilerin ötesinde bir heyecan veriyor. Deniz'lerin mayasının tuttuğunu, bağımsızlık ve devrim damarının kurutulamadığını bu "en namüsait ahvalde" bile gösteriyor ve işte "üç fidan" tanımı, gerçek anlamına sizlerle kavuşuyor.
Bildirinizde, durumun ve eylemin analizini zaten yapmışsınız. "Üniversiteler Deniz Olacak, Emperyalizm ve işbirlikçi AKP Yenilecek" dediğinizde bu yürüyüşün adına, başka söze gerek bırakmamışsınız.
Sağ olun kardeşlerim, yolunuz açık olsun Öğrenci Kolektifleri, Gençlik Muhalefeti, TKp'li Öğrenciler...
Sizi, Deniz'i yazmak isterdim, ama saldırdıkları cephe bitmiyor..."