ezbere konuşulan ve artniyetle yürütülen bir tezdir. buraya kadar olan kısımlarda gereken açıklamaları yaptığım için, tekrar dönüp hayır şu şöyleydi, bu böyleydi demeyeceğim. (bkz: uludağ sözlük'te büyük kapışma)
yalnız şunu bilmek gerekir ki, atatürk vahdettin'i öyle de yiyecekti, böyle de yiyecekti. bunun için vahdettin'in hain olmasına gerek olmadığı gibi, hatta kahraman olmasının bile bir önemi yoktu. atatürk, yaptıklarını yapmayı kafasına çok önceden koymuştu, fırsat kolluyordu, iç ve dış şartlar bir araya gelince de onları yapmakta hiç tereddüt etmedi.
bir örnek: mesela atatürk, birinci dünya savaşı sürerken, darbe yapmayı ve ülkeyi savaştan çekmeyi hedefliyordu. bir çok yerde, bir çok defa bu isteğini dile getirmiştir. birisinde cemal paşa'ya bizzat teklif etmiş, o da kendisini enver paşa'ya jurnallemiştir. 1916'da teşkilat-ı mahsusa'nın ünlü silahşörlerinden yakup cemil istabl'da darbe yapıp mustafa kemal'i başa geçirmek için harekete geçmiş, ancak başarılı olamamış ve idam edilmiştir.
vahdettin'in başa geçtiği 1918 yazında, henüz birinci dünya savaşı sona ermemişken, atatürk, kendi özel defterine şunları yazmıştır:
--spoiler--
-Benim elime büyük yetki ve kuvvet geçerse, ben içtimaî hayatımızda istenilen inkılâbı bir ânda bir (coup - darbe) ile yapacağımı umarım. Çünkü ben bazıları gibi, halkı ve ulemâyı yavaş yavaş benim fikirlerimin seviyesinde görmeye ve düşündürmeye alıştırmak yoluyla bu işin yapılabileceğini kabul etmiyor ve böyle harekete karşı ruhum isyan ediyor. Ben bu kadar senelik yüksek tahsilden sonra, içtimaî ve medenî hayatı inceledikten ve hürriyeti tatmak için ömür harcadıktan sonra, neden halk seviyesine ineyim? Onları kendi seviyeme çıkarırım. Ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar. Şu da var ki, bu hususta tedkike şâyân bazı noktalar var, bunları iyice kararlaştırmadan işe başlamak hatâ olur!..
--spoiler--
erzurum kongresi sırasında, mazhar müfit'in kulağına gizlice fısıldadığı ve ona yazdırdıklarına bakalım bir de:
--spoiler--
-Zaferden sonra hükümet şekli Cumhuriyet olacaktır. Padişah ve Hanedan hakkında zamanı gelince icab eden muamele yapılacaktır. Tesettür kalkacaktır. Fes kalkacaktır. Medenî milletler gibi şapka giyilecektir. Lâtin hurufu kabul edilecektir.
--spoiler--
yani kısaca şunu bilmek gerekir ki, atatürk ortaya çıktıktan sonra, vahdettin'in hain olmamak ve hain ilan edilmemek gibi bir şansı yoktu. o artık ağzıyla kuş bile tutsa, bu ülkeden kovulacaktı. çünkü cumhuriyetlerde padişah olmaz.
nitekim, 9 eylül'de izmir'de yunan denize döküldükten sonra, atatürk hemen istanbul'daki osmanlı kalıntısını ortadan kaldırmak için kolları sıvadı. ilk başta vahdettin hain değildi. ama hemen 1 kasım 1922'de saltanat kaldırıldıktan sonra, hain olmaması için hiçbir sebep kalmadı.
karar, tbmm'sinde, atatürk'ün "ben yapacağımı yine yapacağım. ihtimal bazı kafalar koparılacaktır" şeklinde tehditleriyle alındı. oylamaya sunulur sunulmaz, "kabul edilmiştir" denilerek alındı. bir kişinin "itiraz ederim" diyen sesi duyuldu: ziya hurşit'in; birkaç sene sonra atatürk'e suikast davasının baş sanığı olarak idam edilecek milletvekilinin...
saltanatın kaldırılması, 600 küsür senelik osmanlı devletine resmen son veriyordu. bu durumda vahdettin, artık sarayında padişahlık sıfatına malik bulunmayarak duruyordu. hala halife idi. fakat bu kararı kabul etmiyordu; hilafetin devlet reisliğinden ayrılmasının islama aykırı olduğunu söylüyor ve kararı protesto ediyordu.
ama çok geçmeden, istanbul'da bizzat ona yönelik dehşet gösterileri başladı. atatürk'e muhalefet edilmiş bazıları kaçırılıp linç edildiler. vahdettin de linçle korkutuluyordu. en yakınına kadar sokulan arabulucular, ülkeyi terketmesinin daha uygun olduğunu telkin ediyorlardı. iki hafta kadar direndi. sonunda gitmeye karar verdi. gitti ve hain oldu.