orta asya türk cumhuriyetlerinde olacak devrimler

entry1 galeri
    1.
  1. yakın bir tarih de muhtemelen 10 yıl içerisinde gerçekleşecek devrimlerdir. bugün dünya olarak arap baharının etkisi altındayız, yarın muhakkak ki türk devletleri de aynı şekilde bir değişimin içine girecektir.

    önce arap baharı dediğimiz dönemin öncesiyle şu anki türk devletlerinin benzerliklerine değinelim.
    her iki taraf da soğuk savaş da yenik olarak çıkmış, kısmen ekonomi değişikliklerine gidilmiş, zengin yer altı kaynaklarına sahip ve halk tarafından kısmen sevilen ama kesinlikle saygı duyulan liderlere sahiptir. ayrıca sınırlar olarak her ikisi de kendi coğrafyasında farklı devletlerce yönetilen tek bir millettir. nasıl kuzey afrika arap devletlerinden oluşuyorsa, orta asya da türk devletlerinden oluşmaktadır ve her ikisi de bu yüzden sınırın diğer ucunda yaşanan olaylara hızlı bir reaksiyon gösterebilmektedir.

    pekala içsel dinamikleri bu yönde olan iki coğrafyanın küresel anlamda değerleri nelerdir onlara bakalım.
    bugün kapitalist blok dediğimiz ülkeleri incelersek dış politika olarak gerek soğuk savaş dönemi olsun gerek sovyet sonrası ırak, afganistan ve diğer arap devletlerinde ki faaliyetleri olsun amacı rejim ve ekonomi ihracıdır. doğanın bir koşulu olarak madde etki alanını en geniş çevreye yayma eğilimindedir. bügün bunun adı rejime etkidir. bir yüzyıl önce doğrudan saldırgan ve sömürücü bir şekilde bunu yapmışlardır ve karşıda ki devletin rejimi bu ülkeleri zerre kadar ilgilendirmezdi daha kısa bir deyişle demokrasi götürmek gibi bir söylemleri olmuyordu fakat hepimiz bu durumun değiştiğini ve ekomomik çıkarların ekonomi modeliyle yakın bir ilişki içine girdiğini biliyoruz. o zaman ki tutum zaten kendilerini anti-kapitalist bir tutumla karşı karşıya bırakmıştı.

    bundan 21 yıl önce kapitalist batı bloğu sovyet çöküşüyle büyük bir rahatlama dönemi yaşadı. artık büyük rusya toprakları, ekonomik olarak etki alanlarının içine çok daha fazla çekilmişti. uydu devletleri olarak orta avrupa tamamen kapitalist ekonomiye adapte olmuştu ve dünya pazarı artık çok daha büyüktü. öte yandan çin sürece yayılmış bir değişim sonucuyla küresel ekonomiye ortak oldu. fakat dünya pazarı ve ihraç alanları da tıpkı tüketim malları gibidir biterler ve yenisi aranır. bu yeniler kim olmuştur. dünya piyasaları zorlanma içindeyken ırak ve afganistan da ki içine dönük ve başına buyruk ekonomi yerle bir edilerek küresel büyüme tekrar ivme kazanmıştır. büyük avrupa krizi çıktıktan hemen sonra arap baharı patlak vermiştir. içsel muhalefet dış destekle birleşerek, eski sovyet tarzı yönetimin kötü özelliklerini hala içinde bulunduran ve küresel ekonomiye adapte olamayan yönetimini yıkmayı başarmıştır. batı savaş sanayiisinin bu ülkelere olan ihracını daha sonrasında iç savaşta harap olan şehirlerin tekrar yapılandırılmasında tüm ihaleleri alan inşaat şirketlerinin
    piyasaya ne denli bir katkı sağladığını az çok görebiliyoruz. yarın ise petrol ve doğalgaz şirketleri, film endüstrisi, tekstil ürünleri ve aklınıza gelen her sektör bu pazarlara açılacak ve etki alanını genişletecektir.

    arap baharının tahlilini yaptıktan sonra şimdi orta asya türk cumhuriyetlerinin durumuna değinebiliriz. küresel ekonomi gördüğünüz üzere yeni bir alanı ele geçirdi fakat bu kalıcı olmayacaktır. çünkü dünya üzerinde bu ekonomiye entegre olmamış birçok alan vardır ve katılması da ekonomik süreklilik açısından zorunludur.

    peki sıradaki yer neresi olabilir suriye de zorunlu değişime ayak uyduracak ve arap baharının kapanışını yapacaktır. sonrasında ise ne iran, kuzey kore gibi güçlü orduları ve nükleer güçleri mevcut ülkelere ne küba, laos gibi zararsız ve ekonomik olarak çok küçük devletlere yönelinelecektir. a.b. d liderliğinde ki batı bloğu rusya, çin gibi dev ekonomilerin üzerinde ki etkilerini elbet arttırmak ister kaldı ki rusya ve çin de devlet otoritesinin hala sermayeden çok çok güçlü olduğu bir yapı var. ikisinde de halkın özgürlük alanınını kısıtlayan hükümetler ve toplumsal bir değişim isteği mevcut. fakat gerek şu an ki avrupa krizi gerek bu ülkelerin çok güçlü oluşu bu süreci oldukça geciktirecektir. kaldı ki bu ülkelerde öyle büyük devrimlere de gerek yoktur türkiye nasıl reformlar sayesinde küresel ekonomiye dahil omuştur bunlarda bu şekilde değişimlerini tamamlayacaklardır.

    geriye dünya coğrafyası üzerinde tek bir yer kalıyor. hala rusya bağımlısı olarak yaşayan, ekonomik zenginliklerini tam anlamıyla kullanamayan, güçsüz ordular, güçlü bürokrasi sahibi beceriksiz, katı ve keyfi bir şekilde anti-demokratik yönetime sahip orta asya türk cumhüriyetleri. şu an küresel sermaye için biçilmiş bir kaftandır ve devrim koşulları mevcuttur. bir çok ekonomik getirisinin yanında rusya, çin ve iran gibi devletleri karasal olarak kuşatmanın avantajına da beraberinde getireceklerdir.

    kendi içinde milliyetçi ve liberal akımların güçlenmesi çok büyük bir olsasılıktır. çünkü arap baharında olduğu gibi bu birleşmeyi din ile pekiştirmek orta asya da pek bir güçtür. etki alanını genişletebilmek adına içten ve dıştan desteklenecek olan milliyetçi duruş işbirliğini geliştirecektir.

    bir çok farklılıkları olacak olsa da aşağı yukarı aynı şeyler şu an ki türk cumhuriyetlerinde de geçerli olacaktır.

    türkiye açısından değerlendirecek olursak türkiye çok avantajlı bir konumda ve arap baharında olduğu gibi yine her yol parise çıkacak. dini ve kültürel ortak yanlar sayesinde dünya siyasetinde arap baharı sürecinde çok etkin bir rol oynayabilmiştir ve türk cumhuriyetlerinde olacak olaylarda da bu sefer milliyet avantajını kullanacaktır. siyasal olarak ise eğer şu an ki gibi amerikan dostu ve özel mülkiyet, küresel sermaye gibi konulara önem veren bir hükümet olursa ki benim görüşüm bu yöndedir, türkiye siyasetinde ki milliyetçi oylar, türk sermayesiyle ortak amaçlara yöneleceğinden tek pota içinde kaynaşacaktır.

    daha önceden dediğim gibi net sınırlarını ve sonuçlarını hiç bir zaman bilemeyeceğimiz bir sürece yöneleceğiz. belki bu devletler kendi içinde birleşme yoluna bile gidecektir ki geçen günlerde devlet başkanı düzeyinde libya ve cezayir birleşme isteğini ilan etti. bu türk devletleri içinde gayet geçerli olabilir. hatta eğer bu devrimin getirdiği yeni hükümetler ile türkiye arasında ki ilişki şu an ki karabağ koridorunu siyasetimizin en önemli meselesi haline getirebilir. giderek zayıflayan ve çevresi kuşatılan ermenistanın ise eğer bu ortaklığa katılamadıkça ki bu çok çok zor bir durumdur o zaman zor günler yaşayacağını söylemek yanlış olmaz.

    edit:imla
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük