Park lee' nin dehşet bir senaryo üzerine kurguladığı cellat filminin kapanış sahnesinde seyirciye seslenerek ifade ettiği '' celladınızla yaşamayı sevin'' tumcesi tamda bizim ruh donumumuzun açmazını ifade etmekte.. Yaşanan acıların, kırılan boyunların, maruz bırakılan haksızlıkların, işkence tezgahlarının sorumlusunun sizin yaşamınıza nazire yaparcasına bir yerlerde alameti farika sergileyerek durması, celladı ile yaşamak zorunda bırakılmak değilse nedir?
Bu ulkede, her kötülük imgesinin zihinlerde yarattığı gravurun aynı özenden yoksun, zekadan mağdur, bedeli ağır işçiliğin izlerini taşıyor olması nasıl bir halede soluduğumuzun da belirtisi aslında.. Montur tezgahlarda işlenerek mıhlanan bu gravurlerin ustabaşıdır Kenan Evren.. Kendi ardıllarına bıraktığı tek meslek sırrı ise '' kanın ve cesetlerin '' bolca serpiştirilmesidir.. 7 senelik bir serüvenden emeklilik hakkı kazanarak köşeye cekilmesi onun siyah bulutlarını ulkem coğrafyasından sokun ettirmemiştir. kazdırdığı kuyuya beden gömdürecek çıraklarını yetiştirerek çıkıp gitmiştir sahneden.
Kendi acımasızlığını, gaddarlığını asla ve asla dikkate değer bulmayan bir zihin onun ki.. Aradan yıllar gecse bile pişmanlık duyamayacak kadar, kendinden emin bir sertlikle yine olsa yine yapardım diyen bir kıvanc duyma halinde. ''Kelleyi koltuğa aldım ve bu işi yaptım. Bu bir devrimdir'' diyebilen bir figur.. Sorgusuzca öldürmenin, asmanın, işkencenin, her türlü rezilliğin manifestosuyla bulanmış bir devrim modeli sunuyor önümüze. bir toplumu belirsiz sislerde yönsüz bırakırken, kendisinin yargılanmasını engelleyecek anayasa ile çıkışını sağlama aldığı bir devrim.. Bir devrim ki 50 canın boğazında sıkılan ilmek milyonlarca yığının sesinde es duruşu.. Bir devrim ki konuşamamanın, hak arayamanın, dışlanmanın,dışkı yemenin, boynu eğik kitleler halinde kendine patlamanın hali.. Bir devrim ki, köylü kurnazlığı sinmiş bakışlarla köşe kapan sansarların dişlerinde ömrümüzün etleri.. Bir çağa yayılacak genişlikte ki kötuluklerin başımızdan aşağı birden fora edilerek bırakılmamızın devrimi..
Nefretin fosfor yuklu meşalesini yakarak, onarılmaz yaralar acmanın hikayesidir kenan evren.
Tum tarihimizin en kırılgan zamanının mimarı olarak usumuzu yarılıyor Kenan Evren.. Onun bir yerlerde nefes aldığını hissetmek, gulebildiğini bilmek, ben gibi, biz gibi, bizden daha iyi gibi yaşayabildiğini gözlemleyebilmek yazgımızla bitmeyecek hesaplaşmamızın kendimizden utandıran yol ayrımı.
hayallerimizin üzerine gerilen bu karanlık siluetin gulusu sonlanmadıkca, ölülerimizin yasını dindirecek bir ağıdımız yok bizim..