yanılmıyorsam, yazarın söykü'de yayınlanmış ilk öyküsü bu. özel bir yanıyla ön plana çıkan ve genel itibarı ile okunması tat veren, başarılı bulduğum bir öykü.
aynı sözcükle betimlenen iki farklı kavram arasındaki geçişin ustaca yapılmış olması; onu özel kılan. toplumu oluşturan sınıflar ve okul sınıfları, hatta, okul sınıfları içerisinde toplumu oluşturan sınıfların, yazar gözüyle irdelenmesi.
"...sınıf ne yazık ki insanları bölen, birbirlerini anlamalarını engelleyen, yozlaştıran, insan olmaktan uzaklaştıran, karşıdan bakıldığında kendini belli eden, hatta bakmakla görmek arasındaki o farkı bize hissettirmeden varlığını sürdüren bir sistemdi..."
aşina olduğumuz hatta, bizzat yaşamakta olduğumuz rejimin sınıf kurgusu içerisinde doğru bir tespit. gerek maddi olanaklar ve gerekse elde edilmiş statüyle ilintili olarak, erklerin kullanımı açısından sınıfların birbirlerine göre üstünlüğü söz konusu ise tam isabet! ancak, başka bir kurgulamada yani, sınıfların birbirlerine üstünlükleri bulunmadığı bir yapılaşmada yanlış olacağı da iddia edilebilir.
öyküden alıntılanmış yukarıdaki paragrafta asıl dikkat çekmek istediğim son bölüm;
"...bakmakla görmek arasındaki o farkı bize hissettirmeden varlığını sürdüren bir sistemdi..."
- 'her şey ayan-beyan ortada' deyiminin çok başarılı ve sanatsal bir ifadesi bu.
yazarın, uzun cümlelerde noktalama işaretlerinin kullanılmasında biraz cimri davranmasına karşın, karmaşık olmayan, okuyanı yormayan bir dili var. birçok yazar için dile getirdiğim bir hususu entry ne be için de dile getirmek istiyorum;
- yazılan öyküler yayınlanmak üzere gönderilmeden önce alıcı gözle son bir kez okunmalı ve yazım hataları, en azından harflerin yanlış dizgilenmesi bağlamında düzeltilmelidir. zira bu hatalar filtrelenip düzeltilmez ise okuyucu gözünde 'yapılan iş yeterince önemsenmemiş' şeklinde bir değerlendirmeye yol açar ki öykünün güzelliğini ve yazarın okuyucu üzerindeki etkisini gölgeler.