söykü dergisi sayı 6 sınıf

entry46 galeri
    31.
  1. fahişe gecenin çamur sıvası | eksipozitif

    yazdığım öykülerde belki de en çok eleştirildiğim konulardan biri, bir türlü temaya bağlı kalmayı başaramamak, şöyle! ucundan-kıyısından dokunarak ya da teğet geçerek, hani derler ya! dostlar alış-verişte görsün kabilinden, bildiğimi yazma huyumdur. sağ olsun! eksipozitif bu öyküsünde beni hiç aratmamış.

    doğrusunu söylemek gerekirse ben, yazar'dan bu konuda, gerek kurgusu ve gerekse konuyu işlemedeki başarısı ile daha sağlam bir öykü beklerdim. kötü mü? kesinlikle hayır! lakin, bu tür dramatik konuları seven yazarlar tarafından nerede ise en çok işlenmiş konulardan biri olsa da yeniden bir oya gibi işlenmeye o denli müsait ki bu açıdan yazar, vasatı pek de aşamamış doğrusu.

    dramatik öykülerde, yazarların özellikle dikkat etmeleri gereken bir husus vardır ki başarısı açısından hayati önem taşır; yürek sızlatan ya da tam tersi güldüren bölümler deniz dalgaları gibi büyüyerek gelmelidirler. yazar, duygusal anlamda çıtayı sürekli yüksekte tutma eğilimine girdiğinde tam tersine, okuyucuda duygusal anlamda bir düşüş başlar. o nedenle, güldürme ve yürek sızlatma evreleri yavaş yavaş çoğalan, doruk noktası iyi ayarlanmış ve duygusal patlamadan sonra, gelip geçmiş bir fırtına sonrası gibi süt-liman olmalıdır. bu sayede, kendini kaybetmiş okuyucuya da bir toparlanma, kendine gelme fırsatı yaratılmış olur.

    bu manada bakıldığında; öykümüzde, acıların bitip-tükenmeksizin sürdüğünü gözlüyoruz. bir itilme-kakılmayla başlıyor kızın çilesi, sarhoş abi tarafından okuldan alınmalar, kendi ekmeğini çıkarmaya zorlamalar ve dayaklarla devam ediyor, sonra bir adama satılma ve nihayet, satın alan kişinin itip-kakmaları. bir fasit daire içerisinde, acı, gözyaşı ve kan.

    çok etkileyici bazı tanımlamalar da yok değil hani;

    "...bazen kötü bir odada fareler cirit atarken, bazen bir çocuk parkının yanında masum sesleri dinlerken, bazen çamurlu yollarda; iğrenç fantezileri daktilo ile yazılmış, silinmeyen belgeler haline getiren beynini zorlarken sevişmişti..."

    veya şu şekilde;

    "...kalakaldı öylece. suskun, sessiz, denizin ortasında yolunu bulmaya çalışan yelkensiz ve kaptansız bir gemi gibi..."

    ancak okuyucu, genel anlamda öylesine gergin ki her an karşılaşması mümkün ve kahramana yönelik yeni bir kötülüğün beklentisiyle, detaylardaki bu güzellikleri atlıyor maalesef.

    eksipozitif bundan çok daha iyilerini başarabilecek potansiyele sahip bir yazar. nasıl desem! dışarıdan bakıldığında bu öykü, biraz aceleye gelmiş gibi duruyor sanki.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük