simdi yazacaklarimi cogunuz idrak edemez. bu sebeple ki bosuna okumayin, kotuleyin gecin.
tam 4 ay bekledim onu... o tipki bir misket gibi parlayan gozbebeklerinde kendimin akislerini gordugum ilk anda vuruldum ona. tam 4 ay tek kelime edemedim. hep markette alisveriste karsilasirdik. sadece merhaba, merhaba. fakat hicbir kadin onun kadar boyle guzel merhaba diyemez ve hicbir kadin onun kadar boylesine guzel gulumseyemez. sirf o dokundu diye, bakip tekrar tezgaha koydugu onlarca gereksiz sey alirdim. sirf o dokundu diye...
bi boka benzemeyen siirler de yazdim ona, hepsi durur. bi keresinde markette yanlislikla eli elime degmisti de kanim cekilmisti damarlarimdan. hani 120000 volt verse vucuduma gogun en deli simsegi, boylesine kar etmezdi.
aylarca boyle yasadim onu. sessizce, o bilmeden. fakat nereye kadar boyle gidecekti? bir pazar gunu erkenden kalktim. dus aldim. yeni elbiselerimi giyip, tesadufen de olsa onun en sevdigi parfumu siktim uzererime. ask mabedimiz markete giderken, gordum icerde onu. tan vaktindeki gunes kadar guzel ve sicakti. usulca yanina ilisip merhaba dedim. o icimi kavuran gulumsemesini gozlerine yerlestirip bakti bana.
-parfumun cok guzel, en sevdigim kokudur bu
lan hic bu kadar sevindigimi, onore oldugumu hatirlamiyorum ben. ne kadar da iyi bi secim yapmisim meger. tesekkurler deyip bi utangac veled edasi ile ne yapacagini sordum
bugun hadsizce. sasirmisti ama kizmisa benzemiyordu. hic, hic bi sey dedi.
lan oturmus sabah sabah romantikli seyler okuyorsunuz, isiniz yok mu sizin?
bok gibi bi durumdur. bakir bi erkek olan benim ve benim gibi arkadaslari intihara surukleyebilir, dikkatli olmak lazim.