şimdiye kadar okuduğum hikayeler içinde, dünya edebiyatı dahil en ilgimi çekenlerden biri. çünkü hikayede bir üst metin bir de derinden usul usul akan bir alt metin mevcut. görünüşte hikaye; sürükleyici, şaşırtıcı, sizi gafil avlayan bir yeraltı öyküsü, chuck palahniuk eseri tarzında olsa da baş kahramanımız selim'in aforizmaları, geçmişe dair anılarında vurguladıları ve hayatı algılayış biçimi ile ruhunun derinliklerine indikçe dante ile dostoyevski esintili; uyumsuz kahramanımızın varoluş problemi ve coşkulu ölüm methiyesi noktasında albert camus'ya selam gönderen, sonunda da edgar allen poe tarzı şaşırtıcı, dehşetengiz bir tokat atan; psikolojik, felsefik hatta sosyolojik derinlikli bir yapıt.
kahramanımız selim hem varoluşundan rahatsız hem de varoluş biçiminden.
--spoiler--
sanki var olmayı ben istemişim gibi.
bana sorsalardı hiç var olmamayı isterdim ama var olmadan hiçbir şey isteyemezsiniz.
--spoiler--
ve edilgen bir varlık olarak dünya getirildiğinden; önce bu istemediği varoluş biçimini(selim ve hayatını) kendi kafasında istediği şekilde görmeye çalışıyor; önce çocuklukta arkadaşı bülent ile kendilerine özel bir sığınak kuruyorlar. zaman geçip bu sığınak başkalarınca yok edilip, kendisi de büyüdükçe uyuşturucularla yaşanılan ilüzyon yerine tüm geçmişini tanıklarıyla yok etmeye başlıyor. önce hayata gelmesinin birincil unsuru annesini**; sonra babasını sonra da ailesi dışında geçmiş hayatının tek tanığı ve dostu bülent'i öldürerek bir anlamda intikam alıyor bir anlamda da bu insanlar için; böylesi bir dünyada acı çekerek yaşamamaları için kurtarıcı ölüm meleği oluyor. kendisi içinse en zorunu seçiyor:
--spoiler--
ölmenin en zor ve uzun yolu yaşamaktır
--spoiler--
evet; selim'in hikayesi bu:
--spoiler--
bu benim hikayem.
bir hayatın kontrollü yıkımı.
--spoiler--
selim hayata, gördüğü şekildeki hayata alışamıyor. belki de alışmaması gerektiğini düşünüyor derinden.
--spoiler--
insan bazı şeylere alışıyor.
bazılarına da alışmaması gerekiyor.
--spoiler--
--spoiler--
tüm uyuşturucular(yazar yasal ve yasadışı hepsini saymış) hepsi size olmasını istediğiniz gibi bi dünyanın kapısını açar, olduğunuzdan farklı biri olmanızı sağlar. istediğiniz duyguları hissetmenize yarar.
tabi bu sizce insanlıktan çıkmak olabilir.
ama kim kendini ve dünyayı olduğu gibi kabul edebilir ki?
kim kendini aslında olduğundan daha farklı göstermek istemiyor ki?
eğer konu yalansa ben en azından kendime söylüyorum.
eğer konu makyajsa ben makyajı yüzüme değil beynime yapıyorum.
insanlıktan çıkmak nedir öğrenmek isterseniz bi bağımlılık edinin ve sonra bırakmayı deneyin.
yeni bazı kelimeler öğrenmekten başka hiç bir işe yaramayan bir uğraşınız olur.
--spoiler--
ama bir yandan da hayatının tüm önemli tanıklarını öldürerek geçmişini güzelleştiriyor; çünkü ancak böylelikle; sadece kendi hatırlamak istediği şekilde; yeterince karanlık ve uzak oluyor.
--spoiler--
yeterince karanlıkta ve yeterince uzaktaysa her şey insana güzel gelebilir.
--spoiler--
arabadaki radyodan gelen gülme efekti vurgusu, david lynch'in rabbits'teki gülme efekti taşlaması gibi birşey bence. hayatta insanların yaşadıları trajediler ne kadar acı verici olsa da dışardaki insanlar tarafından alay edercesine komik gözükebiliyor; çünkü acı çeken insanın derinine inme duyarlılığından çok uzak toplum bu yüzden anlayamadığı şeyi ya yok ediyor ya da alay konusu yapıyor.
çocukluğunda selim'in arkadaşı bülent ile bulduğu daha doğrusu kendi cennetlerine dönüştürdükleri apartmanın selim'e hissettirdikleri ve hikaye bazındaki metaforik anlamı da çok derinlikli.
--spoiler--
huzur doluydu. burası dünyanın en güvenli yeriydi. kurtarılmış bir cennetti. pasifikte bir adaydı. hatta daha iyisiydi, sadece bizimdi.
--spoiler--
yedi katlı apartman; aklıma dante'nin yedi katlı cehennemi'ni getirdi. hayatlarının ortasına başkaları tarafından dikilen bu cehennemi yapıyı, anarşist bir tavırla istila edip, dönüştürüyorlar. bu yedi katlı apartmanın, cehennemin içine ederek bir yandan başkalarının gelmesini engelliyorlar bir yandan da buraya kendi merdivenlerini(kendi giriş kapılarını, cennete açılan yollarını) yapıp, her kata kendi oyuncaklarını, sevdikleri bazı şeyleri koyarak kendi cennetlerini yaratıyorlar. en üst kata, yedinci kata koyulan dergiler ve simgeledikleri ise çok anlamlı. toplum içinde en azından bazı toplumlarda ahlaksızlık olarak yaftalanan,hatta bu dürtülere sahip olmak suçmuş, suçluluk duyulması gerekirmiş gibi muamele yapılan cinsellik; aslında doğamızın en önemli dürtüsü ve yaşamın kaynağı. ve kahramanlarımız da bunu yedinci katı cinsellikle ilgili objelere ayırarak taçlandırıyor.
--spoiler--
sevişen insanların olduğu dergiler ve gazeteler yedinci katta.
--spoiler--
bazı tasvirler çok hoş; sinematografik bir gerçeklik algısıyla hemen gözlerimizin önünde canlanıyor; mesela:
--spoiler--
yanımda ki koltukta şimdi uyanan bülent. burnunu, kaşlarını, saçlarını yüzündeki yerinden memnun değilmiş gibi karıştırıyor. burnuyla havayı kısa kısa, sertçe içine çekiyor.
--spoiler--
selim'e karşı hayat ya da insanlar anlayışlı olmamışlar:
--spoiler--
babamın hastalığının en iyi yanı istediğiniz şeyi istediğiniz gibi görebilmeniz, istediğinize istediğiniz isimle hitap ediyorsunuz ama kimse bunu yadırgamıyor.
insanların size karşı anlayışlı olmaları için gerçekten çok kötü durumda olmanız gerekir.
--spoiler--
selim de artık kendi kurallarını koyduğu, geçmişini hatırlamak istedikleriyle yazdığı bir hayat yaşaıyor ve aklında hep:
--spoiler--
kafam yerindeyken kendim için unutamayacağım bi ölüm düşünmek isterdim. bol acılı geriye bakınca ne ölümdü be diyeceğim türden bir ölüm.
ölmenin zor bir yolu... kendinizi yaksanız bile ancak onbeş saniye acı hissedersiniz.
ölmenin en zor ve uzun yolu yaşamaktır
--spoiler--
ve selim'in mezarlığı da bu dünya...
toplumcu ve insancıl teşekkür: anti deprasanların hat safhada kullanıldığı, insanların birbirini gözünü kırpmadan öldürdüğü bir dünyada tinercilere karşı takınılan çözüm odaklı olmayan, yaftalayıcı tutuma dikkat çekişi ve kentsel dönüşüm vurgusu için de ayrıca teşekkürler. yazara özel not: selim'in maceralarını özellikle kendini gerçekten yaşıyor hissettiği anlardaki durum hikayelerini de merakla bekliyoruz. öldürürken ölürken ya da ne ona coşku veriyorsa...