imla kusursuz sayılır. Şeklen hata yok denecek kadar az.
Anlatım akıcı. Yazı parçalara ayrılarak okuyucunun dikkatini toplaması sağlanmış, pek güzel.
Enteresan bir girişle başlıyor, insanı nefessiz bırakacak kadar heyecanlı bir gelişme bölümü ile devam ediyor. Okurken çıldırıyorsunuz, merak içinde yutuyorsunuz kelimeleri. Koşuyorsunuz yazının içinde, ama bu hızda giderken hiçbir detayı da atlamak istemiyorsunuz. "işte!" diyorsunuz içinizden, "bu şahane bir hikaye!"
Sonuna gelmek için kafayı yiyorsunuz resmen. Soluğunuz hızlanıyor, kalbiniz daha hızlı atmaya başlıyor. Durup durup sorular soruyorsunuz kendinize: "Nedir bu insanların derdi?"
Sona gelene kadar her şey müthiş de... sonda tam bir hayal kırıklığı yaşadım ben kendi adıma ne yazık ki. böylesi bir heyecan, sondaki belirsizlikle yarım kaldı. okuyucuyu içine çeken, heyecanlandıran, soluk soluğa bırakan şey sondaki gizemdi oysa. yazarın dahi bilmediği bir gizem, neden yazılsın ki?
bu tarz yazılarda sonda sıkı bir vuruş şart bana kalırsa. evan'ın derdi her neyse, yazarın bunu biliyor olması gerekirdi. ve en sevdiklerini bu adamın sözleri için harcamış insanların, kendi canlarına kıyamamalarını bilmek yetmez. sonrasında onlara ne olduğunu bilmek ister okuyucu.
dediğim gibi; giriş ve gelişme nefes kesici. ama sonuç... hiç yakışmamış beklenene.