aşk da sırasıyla yaşanıyormuş arzu da. kendine sözünü geçiremediğin zamanlar elbet geçiyormuş. artık sen tam bitti derken karşıdakinin senin hayalinle yaşadığını öğreniyorsun. sıra ona gelmiş: kendisine söz geçiremiyormuş. fena alışmış bana. sabahı akşamı gecesi ben olmuşum... "bana ne yaptın?" derken yüreği konuşuyor gibiydi. "hiç" dedim." hiç bir şey. sadece kendime söz geçirmeye başladım. her şey aynı sadece kendime söz geçirmeye başladım." dedim. ( bilmem her şey aynı mıydı? onu teselli etmek, kırmamak için söylenmiş kuru bir sözdü aslında. o da anladı ama ses etmedi. duymak istediği buydu. zamanında beni yarı kırgın hiç bırakmamıştı. belki ondandır incitmemeye çalışmam.)
zor aslında huzur bulduğun sesi terketmek. hep hayatımda ol demişti. hiç bir şey istemiyorum bana seninle konuşmam bile yeter demişti. istesek iki gün üzülürüz ve sonunda biter demişti..bitmedi. bitsin istemedi. ve bitiremiyor. anladı ki kalbe güç yetmiyormuş.
yarım yamalak bir hayat bu. bir yarısı bende. benim olmayan birinin bir yarısı bende.
sesinde ki "bana" muhtaçlık hissini yüreğimde hissediyorum şimdi. "o kadar sevdin mi beni?" bile demeye korktum. "sevdim." der diye. bilirim ki her sevgi de acı vardır. beni sevmesi acı duyması demekti. ben birine acı veremezdim vermemeliydim. ama vermişim.
sesi hüzün ve çaresizlik kokan sevdiçeğim, yapma. git hadi.
gidemezsin biliyorum. öyle kolay olsaydı bu güne kalmazdın. gitmek istememelerden gidememelere kaldın.
sus hiç bir şey deme. sus. kokun burnumun ucundayken. sadece sus. zaman ilaçtır. sana derman olayın derken seni zamana terkediyorum. bu büyük bir insafsızlık biliyorum. ama ne olur hiçbir şey deme. sadece sus. ben bir şey yapmadım. böyle olsun istemedim. bunu bil yeter....