Anlatımını, konuyu işleyişini çok beğendiğim bir yazar eksipozitif. insanı vuracak konuyu iyi seçiyor ve o konuyu işlerken kendine has tarzını bariz şekilde ortaya koyuyor. Yazının altında imzasını görmesem de "bu eksipozitif'in yazısı!" diyebilirim rahatlıkla.
Ve bu sayıda da insanı ürperten, derinden sarsan bir konu daha işlemiş. lakin bir okuyucu gözüyle eleştirmek istediğim birkaç nokta var ki şöyle:
-nokta kullanmaktan pek hoşlanmıyor yazarımız. nokta kullanmaktansa virgülle ayrılmış tek bir cümle kurmayı yeğliyor. fakat bu da -yazık ki- okuyanı nefes nefese bırakıyor. cümle devrik ya da uzun olabilir, buna itirazım yok. ama kimi cümleleri var ki kesinlikle birkaç cümleye ayrılmalı. buna dikkat ederse bir dahaki sefere, daha akıcı bir anlatım elde edebilir bence. o zaman cümle ne zaman bitecek diye düşünmek yerine, kendimizi o nefis anlatıma bırakabiliriz. şahsen ben bırakmak istiyorum! beni bundan mahrum etme eksipozitif.
-konu klişe. fakat asırlar boyu, kadın bedenine ve ruhuna saygı duyulmadığı sürece her yazarın israrla yazmaya devam edeceği bir konu. benzer şeyleri ben de çok yazdım ve her ne kadar klişe olsa da yazmaya devam edeceğim, eminim. bu anlamda klişe olması bir şey değiştirmez. lakin klişe konularda bir zorluk vardır; işleyişin klişe olmaması gerekir. yazar milyon kere yazılmış bir mevzuyu öyle bir işlemelidir ki okuyan bu konu hakkında ilk kez okuyormuş gibi hissetsin. vurucu cümleleri olan bir yazar eksipozitif. bu bahsettiğim şeyi kolaylıkla yapabilir. ama bu öyküde yapmamış. bölümler çok kısa geçilmiş. hikaye hemen bitsin gibi bir telaşa girilmiş sanki. daha detaylı, daha sıralı, daha özenli olsaydı... tadına doyum olmazdı.
lakin her şeye rağmen tadı damağımda kaldı. seviyorum senin yazdığın şeyleri okumayı eksipozitif. kalemine, yüreğine, hayallerine sağlık.