uludağ sözlük te büyük kapışma

entry65 galeri
    42.
  1. zordur şu materyalist kafalıları ikna etmek...

    kılı tüyü kerametli bir kanaat önderiniz çıkıp "vahdettin böyle bir söz söylememiştir" dediğinde gönül rahatlığıyla inanabilirsiniz.
    bizim gibi kalpleriniz mühürlü değil, gönül gözünüz açık sizlerin...

    o belgenin önemi yoktur, bu fetva önemsizdir...
    (gerçi, haklı adam.. önemli olan götünüze akord verip 9. senfoni çalabilmek.)

    ama bu rivayetler, mesnetsiz yorumlar, boş laftır. belgesi, vesikası, dipnotu ve kaynağı olmadan söylenmiş her söz masaldır bizim için..

    =====> (bkz: ingiliz ve yunan orduları halifenin ordusudur/#15325347) <=====

    --spoiler--
    bu söz vahdettin'e ait değildir. çok kesin şekilde reddedeceğim tek söz budur...
    ...... işin içinde ingiliz istihbaratı, yunan istihbaratı, her şey olabilir...
    ......bu, çok net söylüyorum, vahdettin'le en küçük bir ilgisi olmayan bir sözdür.
    --spoiler--

    tabii, profesyonel inanıcılar için kolay.. ancak belge ister bu materyalistler.. yoksa nasıl imana getireceksiniz küffarı??

    ama iyi baksaydın, işin içinde heyeti nasiha falan olmasın sakın?..
    veya şu "halife ordusu kumandanı" anzavur ahmet'in "padişahımızın buyruğu" diyerek isyanlar çıkardığı söz bu değil miydi?

    =====> (bkz: ben daima ingiltere dostu ve destekçisi oldum/#15321627) <=====

    atatürk'ün sovyet kozunu ingilizlere karşı nasıl kullandığını, bir yandan irlanda, hindistan meselelerinin, bir yandan grevler ve ingiltere'deki komünist hareketlerin ingilizleri zorlamasından ve ingiliz kabinesindeki ihtilaftan atatürk'ün nasıl faydalandığını çok defa yazmıştım..

    ancak sevimli yazarımız bunları "bakın işte, atatürk de ingiliz dostuymuş" gibi bir kurnazlıkla çarpıtarak kullanmaya çalışmış.

    vahdettin'in ingiliz dostlu olduğu gerçeği, ancak atatürk'e sallamak suretiyle gölgede bırakılabilir. her "alternatif tarih" safsatası duayeni gibi, kendisi de bu kurnazlığa başvurmuş...

    tabii, yine kaynak, belge hak getire...

    --spoiler--
    mustafa sagir adında bir hintli vardır. ankara'da aval aval dolaşırken yakalanır ve atatürk'e suikast düzenleyeceği iddiasıyla idam edilir. o da idamından önce verdiği mesajda, islam ülkeleriyle lişkinin kesilmesi gerektiğine dikkat çeker:

    -«Eğer ingiltere, Anadolu'daki hareketin, Afganistan ve Mezopotamya'daki mücadeleden vazgeçtiğine kanaat getirirse, derhal bir antlaşma olabilir; ama buna inanmadıkça harb sürer. ingiltere, Anadolu'yu ingiliz himayesinde görmek istiyor. Ancak bu takdirde Türkiye'nin islâm politikasını fiilen kontrol altına alabileceğini düşünüyor.»
    --spoiler--

    bir ingiliz yalakalığıyla daha karşı karşıyayız...

    şu "komploya kurban gitmiş kahraman" ilan ettiğiniz mustafa sagir kimdir, nasıl yakalanmıştır, öğrenelim:

    "islamcı" Hintli ingiliz casusu Mustafa Sagir sorgusunda Afgan Kralı'nı öldürdüğü gibi Atatürk'ü de öldürmek için görevli olduğunu itiraf etmiştir. Ölümünden önce yazdığı mektubunda da kardeşlerini ingiliz hükümetine emanet ettiğini yazmıştır..

    mustafa sagir'in ingiliz casusu olduğunu anlayıp, atatürk'e haber uçuran vatansever kimdir?
    bi de müslüman olacaksınız... ancak bilmezsiniz. ==> (bkz: mehmet akif ersoy) <==

    Akif'in oğlu Emin Ersoy "Safahat Şairinin Oğlu Anlatıyor" başlıklı Millet Mecmuası'nda yayınlanan hatıralarında "mustafa sagir'in nasıl yakalınıp, idam edildiğini" şöyle anlatmış:*

    "Mustafa Sagir kendisine Hint Müslümanlarının Ankara hükümetini alkışlayan bir ferdi, âlem-i islam'ın Anadolu'da bir azası, bir sefiri süsü veriyordu.

    Akif eskiden beri Türkiye'de ittihad-ı islam teşkilatına çalışan, hitap eden bir mütefekkir olarak tanınmaktadır. Akif Sagir'le samimiyet peyda etmiştir.

    Mustafa Sagir, Akif'in Taceddin Mahllesi'ndeki evine gelip gitmekte, mektuplaşma adresi olarak bu evi kullanmaktadır. Bu adrese Hindistan'dan, istanbul'dan, Mısır'dan o kadar çok mektup gelmektedir ki, Akif'in şüphelerini daha da artırır.

    Bir gün Mustafa Sagir'e istanbul'dan büyük bir zarf gelir. Kazara ucu yırtılan zarfı, zaten şüpheleri iyice artan Mehmet Akif yırtarak açar. Zarfın içinde çok sayıda kâğıt vardır ama bomboştur. Sadece istanbul'da havaların yağmurlu gittiğinden bahsetmekte, Mustafa Sagir'e başarı dilemektedir.

    Zarfın içinden çıkan sayfalar o günün şartlarında laboratuarlarda tahlil edilir. Casusların kullandığı görünmez kimyevi mürekkeple yazılmış şifreli dokümanlardır hepsi."

    ayrıca kılıç ali, sabiha gökçen'e mustafa sagir'in ruslar aleyhindeki hareketleri ve ingiliz sempatizanı tavırları sebebiyle atatürk ve adnan adıvar'ın da şüphesini çektiğini, gelen ihbar üzerine mektubunu incelemelerini şöyle anlatmış;

    "Bir gün istanbul’da ki meşhur "nelson'a" gönderilmek üzere ecza ile büyük bir kağıt parçasına yazılmış fakat iki satırdan fazla olmayan mektubu elde edilmişti. Mektubun üzerine amonyak döküldüğünde, içeriği şüpheli görülerek sagir tevkif edilmiş ve yapılan tahkikattan sonra yaman bir casus olduğu saptanarak üyesi bulunduğum bir numaralı Ankara istiklal mahkemesine sevk edilmişti."

    =====> (bkz: ingilizler türkiye yi bir an önce işgal etmelidir/#15319943) <=====

    --spoiler--
    -"ingilizlerin, milletimizin hürriyetine ve devletimizin istiklâline gösterecekleri hürmet ve insaniyet karşısında yalnız benim değil, bütün Osmanlı milletinin, ingilizler’den daha ziyade iyiliğini isteyen bir dost olamayacağı inancıyla duygulanması pek tabiîdir!.."

    tarih: 17 kasım 1918
    imza: mustafa kemal
    --spoiler--

    orjinalini görmesem de güvenebileceğim, gayet açık bir beyandır. ifade ettiği gibi; bizim özgürlüğümüze saygı duyan, bağımsızlığımızı tanıyarak çekip gitmeyi kabul eden bir düşman kadar büyük bir dost olamaz.

    ancak pekmezimiz bunu da, yukarıda bahsettiğim şekilde, "al işte, atatürk de ingilizlerle dost olalım diyor" şeklinde kullanmaya çalışmış, vahdettin'in hainliği iddiasına veremediği cevabı, atatürk'e sallayarak telafi etmeye çalışmış.

    =====> (bkz: ümidimi allah tan sonra ingiltere ye bağladım/#15320144) <=====

    --spoiler--
    vahdettin'in söylemiş olması imkan dahilinde olmayan söz...
    --spoiler--

    (bkz: midyat seyfo gülün)

    "ingiliz milletinekuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı, Kırım Savaşı’nda ingilizlerin müttefiki olan babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Şimdi, bu sebepten, memleketim ile Büyük Britanya arasında öteden beri var olan dostane ilişkileri yenileyip, kuvvetlendirmek için elimden geleni yapacağım…"

    -24 kasım 1918, the daily mail.
    (vahdettin'in G. Ward Price'a verdiği röportaj)

    peki damat ferit'in caltrophe'a söylediği şu söze ne demeli:

    - "Padişah ve benim yegane ümidimiz, Allah’tan sonra ingiltere’dir."

    ayrıca Calthorpe aynı raporunda "Tevfik Paşa'nın ingiltere ile gizli bir anlaşmaya varılarak Osmanlı Devleti'nin kalan ülkesinin birliğinin ve ingiltere'ye bağlılığının sağlanmasını istediğini.." de belirtiyor... *

    --spoiler--
    vahdettin, mondros görüşmelerine "iyi müzakerecidir" diye damat ferid'in gönderilmesini istiyor. fakat hükümet onu dinlemeyip, rauf bey'i gönderiyor. rauf bey de içinden çıkılmaz bir antlaşmaya imza atıyor.
    --spoiler--

    tabii, sevr'i dedem imzaladı ya... bari onun yerine damat ferit'i gönderseymiş vahdettin. (!)

    - - - - - - - - - - - - - - - - - - - gelelim işin komedyasına - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

    işbu tartışmanın başlama noktası tahin ile pekmez'in "vahdettin'in kovulduğunu" (#15295680) iddia etmesi üzerine başlamıştır..
    ancak kendisi bu kadar yazıyı yazıp da, her nedense bizi bu konuda aydınlatmaktan imtina etmiştir. hatta (#15318843) entrysinde tartışmaya bile dahil etmemiştir.

    (bkz: vahdettin in harington a yazdığı mektup)

    pek haklı olarak soruyorum?..

    # vahdettin "kovuldu" mu, yoksa "kaçtı" mı?

    # kovulduysa kim, nasıl kovmuştur vahdettin'i?..

    # ankara hükümeti hangi teşebbüsü yapmıştır vahdettin'i kovmak için?

    # hangi meclis tutanağında, hangi alınmış kararla sabittir?..

    # kim zorlamıştır onu malaya zırhlısına binerek istanbul'u terk etmeye?

    # vahdettin'in, kendisini gavur düşman elinden kurtarmaya çalıştığını söyleyen milli hükümetten, ingilizlere sığınacak kadar çok korkmasına sebep olan nedir?

    ayrıca;

    # san remo'daki şatafatlı hayatın gelir kaynağını kimlere borçludur? ==> (bkz: vahdettin sefalet içinde yaşadı yalanı) <==

    # 15 dönüm portakal bahçesi içinde 40 odalı bir kasr, yurdunu hazineden tek kuruş almadan terk etmiş bir padişah için fazla lüks değil midir?

    # hazineye el sürmediyse bu lüksü nasıl elde edecek parayı kimlerden, neye karşılık elde etmiştir?

    # hizmetçiler, şöförler, harem ve erkanı, yaverler, esvapçı ve ibrikçi başıları, ve yıllık 600 pound kira boru mudur?

    # tüm bunları anlatan 150'lik tarık mümtaz göztepe'ye de inanmayacaksanız, kime inanacaksınız?

    # san remo'dan ingiliz kralına, fransız cumhur başkanı ve amerikan başkanına yazdığı mektuplara ne söylenebilir?...

    # (bkz: ankara tahtımı tehlikeye düşürüyor)

    - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

    biraz fazla materyalist takılıyoruz, bakmayın kusurumuza... belgelere inanıyoruz, masallara değli. huy işte..

    hâla merak ediyor ve bekliyoruz; acaba bunlara ne masal uyduracak. belgelerle işi yok çünkü kendisinin.

    (bkz: vahdettin in millerand a yazdığı mektup)
    (bkz: vahdeddin in amerikan başkanına yazdığı mektup)
    (bkz: vahdettin in harington a yazdığı mektup)

    sevgiler..
    diken.
    0 ...