Bir sevgi düşünün ki sizi bambaşka bir insan yapsın. Bir an bile yerinizde duramayın. Hareket versin bedeninize, büyüklüğünüzü farkettirsin size.
Bir sevgi düşünün size yeni bir çağ açtırsın.
Öyle bir sevgi düşünün ki sevilmeden sevebilmeyi öğretsin.
Ve bir seven düşünün ki sizi sizden daha çok sevsin.
Kendimiz dışında o kadar çok şeyi sevmişiz ki şaşıyorum.
Birilerini sevmişiz.
Gece-gündüz, akşam-sabah, yaz-kış...
Uyutmamış sevgimiz, bazen acı vermiş, bazen hoplatmış olduğumuz yerde. Sevdiğimize o kadar inanmışız ki. Tırnağına dünyaları veririz demişiz. Ne nutuklar atmışız. Onun için mal mülk, can veririz demişiz. Bir sürü şeyi sevmişiz titremişiz üstüne. Onu elde etmek için neler neler yapmışız.
Gece-gündüz, akşam-sabah, yaz-kış...
Türküler, şarkılar, şiirler yazmışız uğruna... Şah Cihan olup Arcümend Banu'nun ardından toprağın saçlarına Taç takmışız , millet olmuşuz Ankara'nın tepesine dikmişiz kabrini anıttan, Yunus'tan yazılmışız aşkın tarihine, Endülüs gibi Avrupa'nın kalbinde bilimle medeniyet kurmuşuz, Sinan olmuş geometrisine yazılmışız taşların, Sina'yla şifa olmuşuz bedenlere...
Biz ki yağmuru sevmişiz ıslanmadan. Güneşi sevmişiz kavrulmadan. Annemizi sevmişiz sarılmadan. Toprağı sevmişiz tek bir ürün vermeden...
Seven sevdiğinde yok olacak diyor insan ustası.
Sevmeyi daha yeni yeni yaşadığım için belki şaşkın şaşkın gülümsüyorum.
Soruyorum kendime "ben"den vazgeçecek kadar neyi veya kimi sevdim şimdiye değin?
Biz kimi seviyorsak o'yuz.
Nefesimizi her çekişimizde elimizi ayağımızı titreten, aynaya baktığımızda kendi gözümüzde, karşımıza çıktığında birilerinin gözlerinde gördüğümüz, içimize çektiğimiz, sabah üzerimize doğan, bizi yaşatanı seviyorum.
Siz de bir sorun.
Siz hiç sevgi nedir düşündünüz mü?
Siz hiç sizi sizden çok seveni tanıdınız mı?
Siz hiç sevilmeden sevdiniz mi?