"eline, beline, diline sahip olan" diye kendilerini öven gruptur. "bu tanımlamaya uyan bir tane alevi görmedim" desem kimse şaşırmaz sanırım. çalıştığım kamu kurumu "kemal kılıçdaroğlu" zamanında torpilli alevilerle doldurulduğu için bu insanlarla baya haşır neşirim. örneğin bir çoğu borcuna sadık değildir. borç verirsin ya, gelmez yada istetmek mecburiyetinde bırakırlar. birine verdim 70 lira param hala gelecek. vereli 8 ay oldu. yani anlayacağınız üç kağıtçılıkla nam salmış en az 10 tane alevi sayabilirim.
"beline sahip olmak" deyimine gelince; bu sözü kim hangi kafayla söylemiş inanın hayretler içerisindeyim. bu arkadaşlar utanmadan evli barklı karıların namuslarına laf ederler, birbirinin karısını sikmeye meyillidirler. başbaşa kaldıkları zaman ibne muhabbeti ve orospu muhabbeti tavan yapıyor, tüm samimiyetimle söylüyorum.
"diline sahip olmak" tanımlamasına gelince bu arkadaşlar maalesef övündükleri gibi dillerine de sahip değildirler. en basit örneği, ağızlarından günde yüzlerce küfür dağarcığı duymak mümkündür. içlerinde yaşadığım için sıklıka duyuyorum ve hayretler içerisinde kalıyorum. birbirinin yüzüne gülüp arkasından binbir türlü dedikodu ederler. neymiş efendim "dilimize sahipiz."
son olarakta "eline sahip olmak" kaldı. yine kendim bizzat şahit olduğum olayları yazacağım. çalıştığım kurumda devlet malını gider gösterip, stoktan düşüren akabinde firmalara vererek kendisine bilgisayar ve sarf malzemeleri getirten bir adet depo amiri tanıyorum. sorsan kendine eline çok hakimdir ve ona göre bu bir "hırsızlık değil, haktır."
aleviler hakkında benim gözlemlediklerimden sadece bir demetti bunlar. gerçekten dürüst, eline, diline, beline sahip alevi arkadaşlar varsa onları tenzih ederim. ama maalesef benim karşıma böylesi çıkmadı.
edit: yakın zamanda sünniler hakkındaki gözlemlerimi paylaşacağım.