şimdiye kadar okuduğum en iyilerin arasında yer alan, saygı duyulası bir roman. hakkında bir şeyler bilinen ama yeterince önem verilmeyen, üstü kapatılarak geçiştirilen birtakım gerçeklikler adeta okuyucunun ruhuna işleniyor kelime kelime. ustalıkla birleştirilmiş olaylar, farkındalık yaratan ve araştırma isteği doğuran tarihi gerçekler, farklı insanların hikayeleri, duygu yoğunluğu ustalıkla sentezlenmiş. kitap, verdiği merak ve heyecandan dolayı bir yandan hızlıca okuyup bitirme; diğer yandan ise sindire sindire okuma, hatta bitmemesi için okumaya kıyamama gibi bir ikilik yaratıyor bünyede. etrafıma artık daha dikkatli bakacağımı, yeni insanlar tanırken onların geçmişine daha çok önem vereceğimi, tarih hakkında daha derinlemesine araştırmalar yapacağımı düşünüyorum bu kitaptan sonra.
kitapta olayları kendi ağzından okuduğumuz maya duran'ın yerinde olmayı inanılmaz bir şekilde istedim ve bu durumu çok ilginç buldum açıkçası. maya hanım birden idolüm, ya da hayalimdeki insan profili haline geldi sanıyorum ki.
maya'nın oğlu kerem detayının nasıl bir sonuca varacağını düşünüp durmuştum kitap boyunca. en sonunda maximilian'ın kemanını ona hediye etmesi ve yazdığı notta kendisi için ''en büyük ajan'' yazması oldukça güzeldi.
nadia adlı yahudi kıza hayran oldum açıkçası. ya da max ile nadia arasındaki müthiş aşk hikayesine.