borç alım satımı yapan dünyanın en büyük finans çetesi. şimdi bu orospu çocuklarını biraz daha yakından tanıyalım.
borç satma faaliyeti dünyanın en büyük kâr getirilerinden biridir. kredi borcu takasları ve tüketici borcuna karşılık teminatlı borç yükümlülüklerinden neredeyse tüm avrupa ekonomisini çökertmiş olan yatırım bankası goldman sachs ile yunanistan arasındaki hileli anlaşma gibi. tüm ülkelerin borçlarını maskelemek için kullanılan karmaşık ve uydurma projelere kadar her şeyi alıp satıyorlar. yani borsa piyasası ve wall street'ten bahsettiğimizde, nakit değer sıralaması nedeniyle ortaya çıkmış, tamamen yeni bir psikopatlık seviyesi görüyoruz. piyasalar hakkında bilmeniz gereken her şey, birkaç yıl önce wall street journal'da, "beyin hasarına uğramış yatırımcıdan dersler" başlıklı bir makalede bahsedilmekte. bu baş makale, hafif beyin hasarı olan bireylerin beyni normal işleyen bireylerden yatırımcı olarak neden daha iyi olduklarını açıklıyor. neden? çünkü hafif beyin hasarı olan birey empati sahibi değildir. işte kilit nokta burası. eğer empati sahibi değilseniz onlar gibi işinizi iyi yapabilirsiniz. dahası, new york borsası empati sahibi olmayan bireyler çoğaltmakla meşgul bu aralar. çünkü empati sahibi olarak oraya girmek ve düşüncesizce karar vermek, pişmanlık duymadan onların yaptığı ticareti yapmak vicdan sahiplerinin insanlıklarını etkileyebilir.
bu yüzden wall street çetesi bu tür robotlar çoğaltıyor. bu pisliklerin ruhları yok ve insanlara daha fazla ödeme yapmak istemediklerinden artık robotları çoğaltıyorlar. burda bahsedilen gerçek robotlar, yani algoritmik tüccarlar. yüksek frekanslı alım-satım skandallarında her zaman 1 numara olan goldman sachs yetkilileri new york menkul kıymetler borsası'na bir sistem koydular. bu bir çeşit bilgisayar gibi. bu eş-konumlu bilgisayar, borsa üzerinde alım-satımları yönetir ve alım-satımları karaborsa yollarla alım-satımdan alakasız kuruş ve sentlerle sipariş hacimleri ile vurur. parayı gün boyu hortumlamak gibi yani. geçen sene bir gün bile altına düşmeden düzenli 30 ya da 60 gün boyunca dörtte bir yol aldılar.
bu pislikler sadece borç alıp satmıyorlar. insanları da parayla satın alıyorlar.
wall street'te herkes rüşvet sayesinde terfi edilir. borsacı ofis müdürüne rüşvet verir, ofis müdürü bölge satış müdürüne rüşvet verir. bölge satış müdürü ulusal satış müdürüne rüşvet verir. bu durum onlar için çok sıradan. mesela noel zamanı sıradan bir borsa acente işinde, en büyük ikramiyeyi uyumluluk memuru alır. uyumluluk memuru bütün gün orda oturur ve onların marj sınırlarını ihlal etmediklerinden, ayrıca yasalara uygun davrandıklarından emin oluyormuş gibi yapar. tabiki neden olmasın. sonuçta uyumluluk memuruna da rüşvet verebilirsiniz. ne de olsa yasalara uyuyorsunuz öyle değil mi.
bu dolandırıcılık faaliyeti artık bir yan ürün değil. sistemin ta kendisi. eski bir woody allen fıkrası gibi:
- doktor, abim kendini tavuk sanıyor.
+ bir hap al.
- ama doktor bey, anlamıyorsunuz. bizim yumurtalara ihtiyacımız var.
yanisi şu; işlem harcı ve ikramiye üretmek için bankalar arasında sahte taleplerin gidip gelmesi, amerikan ekonomisinin gayri safi milli hasıla üretimini geliştirme makinesi halini aldı. gerçekte tamamen sahte talepleri takas ediyorlar ve bunların geri ödenmesi kesinlikle mümkün değil. aslında işledikleri şey "hiçbir şey". üretiyorlar ve yeniden menkul kıymete çeviriyorlar. bir kokteyl peçetesine 20 milyar dolar yazsam ve bunu john pierpont morgan'a satsam, jp morgan da bir kokteyl peçetesine 20 milyar dolar yazsa ve bu iki peçeteyi bir barda değiş tokuş etsek, her birimiz ücret olarak % 1'in çeyreğini ödesek, noel ikramiyesi için çok büyük para kazanırız.
her birimizin mali kayıtlarında o zamana kadar gerçek değeri olmayan 20 milyar dolarlık kokteyl peçeteleri olur. devlete gidip ödemelerini istesek sistem sahte peçete hesaplarını artık kapatamaz duruma gelir. bugün wall street ve global borsa yüzünden 700 trilyon dolarlık ödenmemiş sahte talep var. türevler olarak bilinen ve ve hala çökmeyi bekleyen talepler.
bu tüm dünyanın gayrı safi milli hasılasından on kat daha büyük bir değer demek. tabi bu sırada şirketlerin ve bankaların gülünç bir şekilde, yine bankalardan borç aldıkları paralarla hükümetler tarafından kurtarılmasına tanık oluyoruz. bugün koca koca ülkelerin başka ülke menşeli holdingler aracılığıyla mali yardım için uluslararası bankalardan para almaya uğraştığını görüyoruz. fakat bir gezegene nasıl mali yardım yapabilirsiniz ki? şu zamanda borca batmamış bir ülke yok. matematiksel olarak düşünülürse elimizdeki varsayılan katlanmış ülke borçları yalnızca başlangıçtır. sadece birleşik devletler'de hesaplanana göre yakın gelecekte sırf faizin karşılanması için bile gelir vergisinin birey başına % 65'e kadar yükselmesi gerekecek. onun haricinde, ekonomistler önümüzdeki 20-25 yıl içerisinde dünya ülkelerinin %60'ının iflas edeceğini tahmin ediyorlar.