1992 yılında, Irakın kuzeyini uçuşa kapatarak, ÖZALa Irak Kürdistanını kurdurdukları gibi; şimdi de hurafeci AKPlilere, Suriye Kürdistanını kurdurmak için, sömürgeciler devreye girdi. Peki, bizdeki ufuksuz, çapsız siyasetçiler; öngöremiyorlar mı ki, bu Kürdistanlar sonunda birleştirilip Türkiyeye karşı kullanılacaklar ve Türkiyeden de toprak almaya çalışacaklar. O yıllar geldiğinde, geçmişte her türlü sömürgeci işgali desteklediğimiz için, tarihin tozlu sayfalarına karışan komşularımızla, ittifak kuramayacağız. Gelecekte bu olasılıklar birbiri peşi sıra gerçekleşirse kuklalarla, dolayısıyla sömürgecilerle tek başımıza savaşmak zorunda kalacağız!
Bu nedenle, BOP çerçevesinde savaş pazarlıkçısı, aracısı hurafeciler; Müslüman kardeş ülkeleri, sömürgeci batıya pazarlamak için aracılık ederken; şunu düşünmeleri gerekir: Bu gidişle gelecekte, sömürgeciler bölgeye ebedi yerleşecek ve kardeş komşu ülke kalmayacak. Çevremizdeki ülkeler, tek tek işgal edildiğinden, biz de yalnızlaşacağız. Ve günün birinde sömürgeci AB-D, son lokma olarak Türkiyeye yönelecek
Sömürgeciler, Suriye içinde desteklediği bölücü isyancıları; sözde insani yardım bahanesiyle, Türkiye aracılığıyla kurtarıp; gerçekte, Suriye-Türkiye sınırında, Iraktaki gibi Kürt devleti kurmayı amaçlamaktadır. Türkiyenin görevi, sömürgeciler tarafından aldatılmış, ülkesine karşı kışkırtılmış isyancı hainleri kurtarmak değildir! Türkiye, sömürgecilerin, ülkelerine karşı kullandığı hainleri kurtarmaya kalkarsa, bu uluslar arası hukuka örnek oluşturur. Bu, yarın bizdeki hainleri kurtarmaya gelecek, yabancı ülkelere davetiye göndermek demektir
Beğenin ya da beğenmeyin; Şam, Suriyenin yasal başkentidir ve değişim, sömürgecilerin arzuladıkları şekilde değil; Suriye insanının iç dinamikleriyle gerçekleşmelidir. Hem AB-D ve AKPnin, geçmiş sabıkalı uygulamaları dikkate alınacak olursa, demokrasi hakkında konuşabilecek, son merci bile değildirler. Öyleyse Suriyede, neden değişim iç dinamiklerle ortaya çıkmıyor da; illa sömürgecilerin kuklaları göreve getirilsin de; böylece sömürgeciler, her türlü yeraltı-yerüstü kaynağı, enerjiyi, alıp götürsün ve her türlü eğitim, hukuki, iktisadi, siyasi ve insani düzenlemelerin tümünü, sömürgeci batılılar yapsın? Böyle bir değişim, Suriye insanına yararlı olur mu? Böyle bir değişim, Suriye insanını, bağımsız ve özgür yapar mı? Hayır, asla! Çünkü yapan-eden kimse, her türlü gelişmeden de o yararlanır
Mayınlı arazi
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumda, evet çıkması sonucu gerçekleşen değişiklikle, ihalelere, kamu yararına aykırıdır maddesinden hareketle itiraz edilemeyeceği de kabul edilmiş oldu. Böylece, her ihale, ister usulsüz, ister düşük bedelle, ister tanıdık-akraba-hemşeriye, isterse yabancı şirketlere verilsin; herhangi bir itirazla iptal edilemiyor. Peki, 12 Eylül 2010 tarihli referandum öncesindeki yasaya göre, herhangi bir yönden kamu yararına aykırılık gözetilerek, yapılan itirazlar nasıl sonuçlanıyordu? Meraklısının bileceği gibi, Suriye sınırımızdaki mayınlı arazi, hurafeciler tarafından israile ihale edilmişti. Ancak, ihalenin kamu yararına aykırı olduğu yönündeki kanun maddesine dayanılarak, yapılan itiraz sonucunda, ihale iptal edildi. Bu yazımızın konusu, uluslar arası yabancı şirketlerin dayatmaları sonucu, anayasamızın 12 Eylül 2010 referandumuyla, bu şekilde düzenlenmesi olmadığından, konuyu daha fazla ayrıntılamayacağız. Bu yazımızda asıl belirtmek istediğimiz, yabancıların sadece anayasamızı istedikleri gibi yazdırmaları değil; neyin, ne zaman, nasıl ve hangi sıralamada gerçekleştirileceğini, en ince ayrıntısına kadar belirliyor olmalarıdır
Ne kadar saklanmaya çalışılsa da, Irakın kuzeyinde kurdurulan kukla devletin, Suriyeye açılacak insani koridorla, aslında Suriyede de bir tampon kurtçuk (bilerek öyle yazdım) devleti oluşturulacak ve bu daha sonra Irakın kuzeyi ile birleştirilecek. Tüm bunların gerçekleşmesi için, Türkiye-Suriye sınırından rahat bir şekilde geçilmesi gerekiyordu; dolayısıyla buralarda yine sömürgecilerin oluşturduğu PKKya karşı yerleştirilen mayınların, temizlenmesi gerekiyordu. işte, Suriye sınırımızdaki mayın temizleme macerasının arkasındaki etkenler bunlardır
Suriye sınırımızdaki tampon kurtçuk devletin, Irakın kuzeyindeki kukla devletle birleştirilmesiyle; hem ülkemizin güneyden Suriye ile bağı kopacak; hem de bu kukla devlet Akdenize ulaşarak israille temas kurulacak. Daha sonra hücum, güneyden Türkiye üzerine doğru devam edecek. Son yıllarda, giderek arttırılan Ermeni iftiraları da, bu hazırlıkla ilişkilidir. Çünkü güneyden, kukla devletle saldırı başladığında, kuzeyden de Ermenistan desteklenerek harekete geçirilecek. Orta vadede Ermenistanın, güneyimizde kurulan bu kukla devletle sınırdaş olmasına çalışılacak. Böylece, güneyimizden Müslüman kardeş komşu ülkelerle bağımız kopacağı gibi; kuzeyden-güneye indirilen Ermenistan sınırıyla da, doğudan, Nahçıvan-Azerbaycan ve diğer kardeş komşu devletlerle bağımız kesilecek. Doğudan ve güneyden Ermenistan-kukla devlet-israilin birbirine eklenmesiyle, kuşatılan ve küçültülen Türkiye, Anadolu içinde boğularak yok edilmemiz denenecek. işte BOP! işte, 7 Ağustos 2003 tarihli, Condoleezza RiCEın Washington Postta yazdığı: 23 ülkenin, sınırları ve işleyişleri (rejimleri) değişecek adlı makalesinin anlamı budur. Meraklısına deşifre ediyoruz! Tüm bunların gerçekleşmesi için, sömürgeciler çok yönlü hazırlıkları, çok önceden yaptılar ve gerekli yerlere, bilgi birikimi olmayan, yetersiz, şaşkın, hain kişileri yerleştirdiler
24-26 Haziran 2008 tarihinde toplanan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde (AKPM) alınan kararlara atılan imzalarla hurafeciler, aşağıdaki şartları kabul ettiler:
1-Türkiyenin Güneydoğusu, Kürdistandır.
2-Faşist Türk Ordusu, Güneydoğuda işgalcidir ve Kürtleri katletmektedir.
3-Türk askeri, Kıbrısta işgalcidir.
4-Türkiyede, azınlıklar sorunu vardır.
Bu kararlar, 8 Türk parlamenterin kabul ve onayıyla alındı; işte yukarıda okuduğunuz kararlara imza atan, hurafeci AKPli vekiller:
1- Mevlüt ÇAVUŞOĞLU (AKP Antalya Milletvekili)
2- Ruhi AÇIKGÖZ (AKP Aksaray Milletvekili)
3- Lokman AYVA (AKP istanbul Milletvekili)
4- Mesude Nursuna MEMECAN (AKP istanbul Milletvekili)
5- Özlem PiLTANOĞLU (AKP istanbul Milletvekili)
6- Mehmet Sayım TEKELiOĞLU (AKP izmir Milletvekili)
7- Mustafa ÜNAL (AKP Karabük Milletvekili)
8- Erol Aslan CEBECi (AKP Sakarya Milletvekili)
Yukarıda okuduğunuz hurafeci AKPli vekiller, ülkemizin bölüneceğini taahhüt ederken; Azeri vekil imzalamayıp parlamentoyu terk etti *1
Azeri vekil imzalamayıp parlamentoyu terk etti; ama Türkiye-Ermenistan maçında hurafeci AKP, Azerbaycan bayrağını çöpe attı. *2
Ermenistana, Karabağda işgalci demeyen hurafeci AKP; daha önce Ermeni iftiralarını tanıyan isviçrede, Ermenistanla sınırları açma anlaşması imzaladı. Yalpalamalarıyla, sömürgecileri cesaretlendiren hurafeci AKP; Fransada, iftira tasarısı alt komisyonda oylanınca, göstermelik olarak büyükelçiyi geri çekti. Hurafeci AKP, tasarının senato sonucunu beklemeden, elçiyi Fransaya tekrar geri göndererek, zaman içinde ne kadar tutarlı olduğunu ve ne kadar uzun düşünebildiğini kanıtladı. Her icraatının kuru sıkı olduğu anlaşılan hurafeci AKPnin, dış politikadaki kaypaklığının yanında, ticarette de Fransaya zarar verici girişimlerde bulunmadı. Kendisine 200 milyon dolarlık Fransız uçağı sipariş eden hurafeci başbakan *3
Güney akım projesinden de % 15 payı bulunan Fransız şirketi çıkartmadı. *4
Aslında, Fransayla olan bu maceranın birkaç yıl öncesine dönecek olursak, şu manzarayla karşılaşırız: Hatırlanacağı üzere 2010 yılında, Fransanın NATOya üyeliği gündem konusuydu ve Türkiyenin Fransayı veto etme yetkisi vardı. Türkiyenin veto etmediği o Fransa, 2011 yılında NATO ortaklığında, Libyayı ilk bombalayan ülke oldu. Yani Fransa, Türkiye kendisinin NATO üyeliğini veto etmediği için Libyayı bombalayabildi; Türkiye 2010 yılında, Fransanın NATO üyeliğini veto etseydi, Fransa NATO ortaklığında o bombalamayı gerçekleştiremeyecekti
74 Kıbrıs harekâtında, Türkiyeye ambargo uygulayan Amerikaya rest çeken KADDAFi; ülkemize, karşılıksız yakıt ve mühimmat yardımında bulundu. Ancak Türkiye, ezeli dostumuz KADDAFiye nankörlük etti ve kudurmuş sömürgecilerin kışkırttığı, Libyalı vatan hainlerine para yardımında bulundu *5
Gelecekte, bölünüp bölünmeyeceği belirsiz olan Libyanın; uluslar arası bankalarda bulunan milyarlarca dolarlık parasına, kudurmuş sömürgeciler tarafından el konuldu. Libyaya, ilk hava saldırısını gerçekleştiren Fransa, Libya petrollerinin % 35lik kısmını bedava olarak gasp etti. Savaş öncesi haklı olarak, NATOnun Libyada ne işi var diyen hurafeci başbakan; kendisine, geçmişte imzaladığı hangi ihanet sözleşmeleri gösterildi de; bir hafta sonra ağız değiştirerek: Libyanın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescili için kudurmuş sömürgecileri, tüm uluslararası teamüllere aykırı şekilde, hakem olarak gösterdi? Daha önceki hukuk dışı keyfi uygulamalarından, kudurmuş sömürgecilerin hakem olamayacağını, hurafeci başbakan anlayamıyor mu? Ki o keyfi, tacizli, tecavüzlü uygulamalarda 4 Temmuz 2003 tarihinde Irakın kuzeyinde, Amerikalılar tarafından 11 askerimizin başına çuval geçirildi *6
Yabancı bir ülkenin (israil) ilk kez, bilerek ve kasten 9 vatandaşımızı öldürmesi, hurafeci AKPnin bir başka ayıbıdır. Hurafeci AKP iktidarda kalmak uğruna, sömürgecilere karşı hiçbir kart kullanmayarak ve devamlı tavizler vererek, uluslar arası sahnede ülke saygınlığımızı ezdirdi. Daha dün, kimin, ne yaptığına bakmayan hurafeci AKP, iran füzelerine karşı ilk planda israili koruyacak olan füze kalkanını, Malatya/Kürecike ABDyle beraber kurdurdu
Amerika ya kendisi savaşacak ya da müttefiklerini savaştıracak. Sömürgecilerin, depolayıp yığmacı ekonomileri (kapitalizmin öztürkçesi budur), böyle işliyor
Suriyede, sömürgecilerin kullandığı asiler ortalığı savaş alanına çeviriyor *7
Hatayda beslenip barındırılan ve eğitilen isyancılar, sık sık Suriye sınırından geçerek kanlı iç karışıklıklar çıkarıyorlar. Van depremi sonrası, kendi vatandaşımıza çadır kuramayan hurafeci hükümet; çadırlarda bebeklerin ve kızların, yanarak veya donarak ölmesini seyretmekle yetinirken; Müslüman kardeş ülke Suriyede, sırf sömürgecilerin amaçları gerçekleşsin diye, asileri ülkemizde birinci sınıf ağırlamaktadır *8
Kudurmuş sömürgecilerin kullandığı Suriyeli bölücüler için, onlar daha gelmeden Hatayda prefabrik konutlar yapıldı. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı, şimdiye kadar Suriyeden gelen bölücüler için 150 Milyon Dolar harcandığını ve önümüzdeki her ay için, 15 Milyon Dolar harcanacağını açıkladı
Kudurmuş sömürgecilerin, 3. dünya ülkelerini birbirleriyle savaştırıp hepsini zayıflatma taktikleri, yeni değil. 79 devriminden sonra, iranı kaybeden kudurmuş sömürgeciler; Irakı destekleyerek iranla savaştırdılar. Sonuçta her iki ülkenin zayıflamasını gerçekleştirerek; sömürgeciler yine bölgede istedikleri oyunu oynamışlardı. iran-Irak savaşı sonrasında Amerikan elçisi, bu kez SADDAMı kandırarak, Kuveyti işgal etmeye ikna etti. Ancak hemen ardından, SADDAMı yarı yolda bıraktılar ve dünyaya Kuveyti bahane göstererek, Irakı vurdular
Özetlersek
Suriye üzerine yürümemizle, meydana gelecek bir savaş, sadece Türkiye ve bölge ülkelerini olumsuz etkileyecektir. Yani yıkım bölge ülkelerinde olacak ve buna bağlı olarak, savaşan ülkelere satılacak silahlarla, AB-D ekonomisini düzeltecektir. Olan bizlere olacaktır. Böyle bir savaşın çıkması, bölge toplumlarının birbiriyle uzun süre yeniden dostluk kurmasına ve güven duymasına engel olacaktır. Bu da sadece sömürgeci devletlerin işine yarayacaktır. Ancak öyle görülüyor ki savaş çıkma olasılığı zayıftır. Çünkü Suriye, şu an Rusya ve Çin tarafından desteklenmektedir. Tarihin şu cilvesine bakın ki, içimizdeki birikimsiz seçmenin yetkilendirdiği hurafeci iktidar yüzünden; Rusya ve Çinin, bu savaşı durdurabilme olasılığına sevinmek zorunda kalıyoruz!