harcanırsın, tükenirsin.
orta okulu bitirince semtimize yakın lise olmadığından babannemlere yerleşmişidim.
tabi yeni ortamlar, yeni mekanlar derken allah eksikliğini göstermesin bilardo salonunu keşfettik.
gel zaman, git zaman bir ihtiyar bizi izliyor, söyle vur topa, söyle falso ver, ince gör, falan filan derken.
haliyle bizde bunun maçlarını izliyoruz ama, nasıl bir oyuncu, rakibi yok.
aradan zaman geçerken arkadaşlığımız pekişti, benim can dostumla beraber.
neyse, kulağımıza çalındı bunun dedikodusu, ihtimal vermek istemedik ilk önce.
sonra günlerden bir gün okey masasında oyun yok, oturmuşum cankimi beklerkene bu yanıma oturdu.
falan filan.
sonra hepimizi öldürdüler, değil tabiki, bir fırsatını bulup uzaklaştık ordan. bir daha ne o güzel insanla bilardo oynama fırsatımız oldu, ne de o güzelim salonda vakit geçirebildik.
ibneliğini kaldırabilirdik, ama yaptığı ibneliği kaldırmak olanaksızdı.