Ne Tema'nın ne de ormanlarımızın geleceğinden endişe eden diğer kişi ve kurumların çabaları ne yazık ki karşılık bulmamıştır. Kamuoyunda 2-b olarak adlandırılan orman vasfını kaybetmiş hazine arazilerinin satışını öngören yasal düzenleme TBMM'de kabul edildi. Yasa, Cumhurbaşkanı onayının ardından Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Bu aşamadan sonra her bölge için oluşturulacak komisyonlar rayiç bedel tespiti yapacak. Bu aşamadan sonra da başvurular başlayacak. (Radikal, 20.04.2012)
Bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonra orman tahribatının artacağı ortada. Evet, ülke kasasına 16 milyar lira gibi bir paranın girmesi öngörülüyor. Üstelik bu rakam en az olarak veriliyor.
Ama işin ahlaki boyutu var bir de... Pembe hayallerle yaşayanlara şunu sormak lazım. Neden Tansu çiller'den ismail Türüt'e kadar bu yasayı bekleyenler ülkenin gelir seviyesi bakımından piramitin üstünde oturanlar? Daha bu yasanın dumanı tütmeye başladığında bir çok insan ormanlık alanların içinden kendilerine arazi çevirmeye başladılar. Bir kaç dikenli telle bu iş oldukça basit bir şekilde yapılıyor zira. Kısacası devletin arazisini işgal etmiş insanlar bu yasadan asıl faydalanacak olanlar. 1.000 - 1.500 lira geliri olan insanlar bu tip bir eyleme zaten cesaret edemezler. Ama kaybedecek bir şeyi olmayanlar ki çoğu zengin olanlar bundan faydalanma yoluyla arazi işgaline başladılar. Bizim gibi maaşla geçimlerini zar zor sağlayıp, kredilerle ev sahibi olup borçlananlar bir yana bunlar haybeden bir araziyi işgal edip, ağaçları kesip evleri kondurdular. Şimdi de bu yasayla o arazilerin ya da evlerinin tapusunu alacaklar. Bu 2-b'yi savunanlara etik geliyorsa kendi sorunları. Kısacası devlet kendini soyanlara prim vermiş oldu. Bizler senelerce çalışıp güç bela bir ev sahibi olmaya çalışa duralım bu arsızlar çevirdikleri arazinin rayiç bedelini ödeyip o evlerin tapusunu alacaklar. Sonra da o evleri ki çoğu orman içinde ya da kıyısında olduğu için devlete ödediklerinin bin katı fiyata satacaklar. Bu hak mıdır? Yiyorsa siz yapın bakalım nasıl götünüzü kesiyorlar. Gücü olmayanın, arkası olmayanın girişeceği iş değil...
işin çevresel boyutu da çok önemli... Bu işten nemalanmaya çalışanlar ya da çalışacak olanlar çoktan arazilerinin etrafındaki ağaçlara kıydılar zaten. Sonrasında ne olacak? Her sene ne kadar ormanlık alanı kaybettiğimizi biliyor muyuz? Yakın gelecekte şehirlerde yaşayanlar için hayvanat bahçeleri gibi ormanat bahçeleri kurulursa şaşırmam. Kısa günün karını düşünürken geleceğimizi adım adım yok ediyoruz. Kaldı ki hayvanat bahçelerindeki hayvanları üretmek bir ağacı yetiştirmekten çok çok daha kolay. Bu tip çevresel katliamlara önem vermiyoruz ama geçtiğimiz haftalarda yıkılan köprü yüzünden 15 vatandaşımız hayatını kaybetti. Uzmanlar köprünün bakımının yapılmadığını da dile getirseler de HES'lerin de bu yıkımı kolaylaştırdığını bildirdiler. Kesilen ağaçlar yüzünden tepeler kabaklaşınca yağan yağmur ağaçların olmadığı tepelerden toprağı kolayca sürüklemiş akan suyun toprak ve kumla yoğunlaşması sonucu da köprünün yıkımını kolaylaştırmıştı. Bu canların hesabını kimse vermeyecek ama... en kıytırıl ağacın bile 10-15 yılda yetiştiğini hesap edecek olursak bu zararın telafisi ancak bu süreden sonra mümkün olabilir.
işin kokuşmuş tarafı bu alanları yağmalayıp evleri konduranlar etraflarına da ortak istemiyorlar bir de... Yani madem burasının orman vasfı yok dur şuraya iki kiremit koyayım da nasipleneyim derseniz sizi anında çizerler. Bu kapitalizmin bir yöntemi, adaletsizliğin ve vicdansızlığın tipik örneklerinden biri. Aynı iran'ın atom enerjisiyle uğraşmasına, atom bombası yapmaya çalışmasına karşı çıkan ülkelerinin hepsinin atom bombasına sahip olması gibi. Ben yaparım ama sen yapamazsın gibi.
Vicdanınız sizi gerçekten rahatsız etmiyorsa, kötü kokuları alamıyorsanız sizin sorununuz ama eninde sonunda zararlarını hepimiz gibi siz de yaşayacaksınız. Şunu da eklemek gerekir: Antalya sahip olduğu 2-B arazilerinin toplam büyüklüğü ile başı çekiyor.410 bin hektar 2-B arazisinin 41 bin hektarı Antalya'da... Antalya'yı 39.287 hektarla Mersin, 34.887 hektarla Balıkesir, 31.706 hektarla Ankara, 29.643 hektarla Sakarya, 29.139 hektarla Muğla, 18.233 hektarla istanbul, 14.772 hektarla izmir izliyor. Sanayi ve Turizm merkezlerimiz dışında orman vasfını yitirmiş hazine arazisine sahip illerimiz neredeyse yok demek. Anlayana sivrisinek saz anlamayanın kafasına...