kimseye haksızlık etmemek gerek şu hayatta. birine haksızlık ediyorsan, ucu sana da dokunuyor en sonunda.
annem bu filmi izleseydi söyleyeceği ilk şey şu olurdu; davul bile dengi dengine. evlilik olamaz kadından düşük maaş alan biriyle.
bu filmi babam izleseydi söyleyeceği ilk şey şu olurdu; sen sürülmüş tarla iken, üstelik çocuğunla kabul etmiş seni adam. madem hevesti neden evlendin or.. olurdu. babam öyle bir adam. kaldıramaz bu tarz şeyleri. ben buraya nerden geldim bunu hiç bilmiyorum.
çok gerçekçi bu film. hani diyoruz ya hep, hayat filmlerdeki gibi değildir, 0o0o onlar yalan dünya diye. bu film çok gerçek işte. çat diye vuruyor yüzüne gerçekleri. canını yakıyor.
evlilikte bir süreden sonra çiftler birbirine yabancılaşıyor. bu sadece evlilik değil, uzun süreli ilişkilerde de aynı şey geçerli. hani o ilk başlardaki tatlı heyecan kalmıyor. sevgililikte ayrılık olurken, evlilikte boşanma oluyor. evlilik kutsal bir şey. kutsal ama kutsallık sihir değil. neticede insanla evleniyorsun. aşk bitince geriye şefkat, merhamet ve vicdan kalıyor. ya bunlar aslında yoksa? aşkın büyüsüne kapılmış gitmişseniz? o heyecan sizi cezbetmişse? aşk biten bir şey. ne acı di mi? gerçek bu. üstelik aşk, beğenme ve beğenilme arzusu öyle bir şey ki, farkındalığı azaltıyor.
parasız da mutlu oluruz büyük bir yalan. statü insanlar için önemli. ilişkilerde gizli kast sistemi var. hangimiz reddederiz ki bunu? çok nadirdir. egonun buna izin vermesi oldukça güç. kaldı ki konu komşuda, kadın günlerinde, erkek muhabbetlerinde konuşulan konulardan biri bu. sen kurtulmak istesen, çevren seni rahat bırakmaz. didiklerler. sonra sen irdelemeye başlarsın. etkilenirsin ister istemez. ama bir yandan da çok para kazansa bir çift, mesele sadakat ve sevgiye döner birden. asıl önemli değerler bunlar olur çıkıverir.
mesele ne para ne de sevgi. bütün mesele, insanın kendine verdiği değeri bir süreden sonra sevdikleri için harcaması. karşındaki kişi seni ilk tanıdığında birilerinden bağımsız olduğunu görüyor. ona ilgi duysan bile. bu cezbediyor. zaman geçtikçe bu büyüyor içinde. ve beraberlik olmaya başladığında sen kendinden ödün veriyorsun bazen. bu ''bazen''ler arttıkça sevdiğin seden uzaklaşıyor. ilk tanıdığı zamanlardaki gibi değilsin gözünde. o sihir yok oluyor yavaşça. aslında sen hep aynısın. karşındaki büyütüyor gözünde. ve zamanla küçülüyorsun farketmeden. seni sen yapan özelliklerin itici gelmeye başlıyor. daha fazla verdiğin değer önemsiz hale geliyor, ne tuhaf ki aslında bundan etkilenmişti. senin mutluluğun o oldukça, o senden kaçıyor.
sanırım hepimiz egomuzun kurbanıyız. karşımızdaki senden daha çok şey bilsin, senden daha iyi kazansın ve seni daha çok sevsin. ve asıl önemlisi kendini de daha çok sevsin ki, sen hala hayran olabil. tam olarak istediğimiz bu. bunlar bir arada olur mu peki? çok zor. yok gibi hatta.
bir ilişkide önemli olan hayranlık. kadın erkeğe, erkek de kadına hayran olacak ki devam edebilsin. bu hayranlığın bitmemesi için de kendine döneceksin arada. işte tüm bunları yaparken geçen şey, hayat. böyle düşününce ne yorucu.