breakfast at tiffany s

entry30 galeri
    15.
  1. truman capote'nin aynı adlı novellasından, 1961 yılında sinemaya uyarlanmış; audrey hepburn ve george peppard'ın oyunculukları,henry mancini'nin müziği ve blake edwards'ın yönetmenliği sayesinde unutulamaz, klasikler arasına girmiş, sinema filmi. filmdeki kadın ve erkek karakterler öyle çarpıcı ve ters köşedir ki; truman capote'nin yaratıcılığının, derinlikli karakter ve ruh inşasının ve tabi ki duyarlılığının etkisiyle hele bir de george peppard'ın muhteşem oyunculuğuyla film, derinden ruha işler.

    film akar akar gider. insan zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden defalarca izleyebilir. parti sahnesi, sing singsahnesi, hiç yapmadıkları şeyleri yaptıkları gün sahneleri ve niceleri muhteşemdir. bir de muhteşemötesi olan iki sahne vardır.

    holly'nin paul'ün yatakodasına, tacizci adamdan kaçmak için pencereden girdiği sahnede, geçen bir diyalogta, capote'nin yazar ruhunun derin duyarlılığı konuşur; aslında yollarını kaybetmiş iki insanın birbirlerinin hayatında yapacakları dönüştürücü etkinin, ilk tohumunun ekildiği sahnedir:

    --spoiler--
    holly:Söyle bana gerçek bir yazar mısın sen? Yani yazdığın şeyleri satın alan oluyor mu?

    paul:Bu kutudakileri aldılar.

    holly:Senin mi? Bunların hepsini mi?

    paul: Bunun hepsi tek kitap,yalnız 12 kopyası var. Paul Varjak'ın ''Dokuz Canı''- Hikayeler bunlar. Dokuz tanesi.

    holly:Birini anlat bana.

    paul:Bunlar anlatılacak türden değil.

    holly:Çok mu terbiyesiz?

    paul:Evet, sanırım onlar da terbiyesiz, ama sadece tesadüfen.Öncelikle kızgın,hassas ve duygu yüklü,ve bütün kelimelerin en terbiyesizi olan ümit verici şeyler** yazdıklarım.Times Kitap Eleştirisinde 1956'da yazdığım gibi,*

    holly: 1956 mı?

    paul: Evet.

    holly:Yersiz bir soru olacak son zamanlarda ne yazdın?

    paul:Sonra, bir roman yazmaya koyuldum.

    holly:Son zamanlar dediğin,1956' dan beri mi?

    paul:Zaman alıyor.Onu doğru dürüst yazmak istiyorum. Bu nedenle başka hikaye yok.Yeteneklerimi ufak şeyler ile
    heba etmemeliyim düşüncesindeyim.Yeteneklerimi büyüğü için saklıyorum.

    holly:Her gün yazar mısınız?

    paul:Tabii.

    holly:Bugün de mi ?

    paul:tabii.

    holly:Güzel bir daktilo.

    paul: Tabii.Hassas,duygu yüklü ve gelecek Vaat eden yazılardan başkasını yazmaz.

    holly:Daktilonun şeridi bitmiş.

    paul: Yok mu içinde?

    holly:Hayır.

    --spoiler--

    ve unutulmaz final sahnesinden önceki holly'nin ruhunun derinine atılan koca bir tokat...

    http://www.youtube.com/wa...fQ9ehJs&feature=share

    --spoiler--
    Bayan her kimsen senin neyin var
    biliyor musun?

    Sen bir korkaksın cesaretin yok.

    ''Tamam, yaşam bir gerçektir''
    demeye korkuyorsun.

    insanlar aşık olur.
    insanlar birbirine aittir.

    başkasına sahip olabilmek,
    Mutluluk için tek şanstır.

    kendine özgür ruh veya vahşi
    yaratık diyorsun.

    birisi seni kafese tıkacak diye
    ürkersin.

    Peki, bebek,
    sen zaten bu kafestesin.

    Onu kendi ellerinle yarattın.

    Ve o kafes Tulip, Texas ve Somali
    ile de sınırlı değil.

    Sen nereye gidersen seninle.
    Ne yana koşarsan koş, fark etmez.

    `sonunda bitiriş çizgin yine
    kendinsin`.
    Al. Bunu aylardır
    üstümde taşıyorum.

    Artık istemiyorum.
    --spoiler--

    truman capote sen muhteşemsin...

    sinemasal ayrıntı: capote marilyn monroe hastası olduğu için onun oynamasını çok istemiş, olmamış. bence audrey hepburn ile george peppard süper olmuş.*
    4 ...