dış politika ve ekonomi açısından doğrularını ve yanlışlarını uzun uzun tartışırız ama şunu açık ve net söylemek gerekir ki, kendi sonunu hazırlayarak resmen siyasal anlamda intihar etmiş bir koalisyon hükümetidir.
1- oldukça hassas bir dönemde tarikat liderleri ile sıcak temasa girilmesi, iftar yemeklerinde başbakanlık konutuna cübbeli şeyhlerin davet edilmesi. türban konusunda restleşmeye varan sert açıklamalar, "kanlı mı olur kansız mı" şeklinde verilen gereksiz ve kasıtlı demeçler vs.
2- hükümeti asıl yıkan neden ise 28 şubat "balans ayarı"ndan ziyade tansu çiller'in bitmek bilmeyen başbakanlık ısrarıdır. refahyol kurulurken necmettin erbakan ve tansu çiller dönüşümlü başbakanlık için anlaşmıştı. tansu çiller bir süre sonra hükümetin istifa etmesi ve kendi başbakanlığında yeni bir kabine (dyp ağırlıklı) kurulması için necmettin erbakan'a baskı yapmaya başladı. sonunda erbakan hükümetin istifasını cumhurbaşkanlığına sundu. tam da 28 şubat rüzgarı eserken bu olay fırsat oldu, cumhurbaşkanı süleyman demirel (askerin memuru sıfatıyla) hükümeti kurma görevini tansu çiller yerine daha yüksek oy alan mesut yılmaz'a, yani anap'a verdi.
sonucunda malum dışarıdan chp destekli anasol-d hükümeti kuruldu. ite kaka yaşatılmaya çalışıldı ama olmadı...