Sesinin rengine ve genişliğine kurban olduğum Sertab Erener'in son albümü.
Albüm bir kaç istisna dışında halkın diline pelesenk, rakı sofralarına meze olan cinsten eserlerden oluşuyor. Piyasa kaygılı bir albüm olacağını bildiğim için şaşırmadım. Ama "Ey Şuh-i Sertab Ey Dürr-i Nayab" gibi kıyıda köşede kalmış, hakkı yenmiş eserlerin gün yüzüne çıkartılması da hoşuma gitmedi değil. Başta bunun için kutlamak lazım Sertab'ı. Tabii bir de Ferhat Göçer'in mahvettiği "Dök Zülfünü Meydana Gel" i çok daha başarılı seslendirdiği için.
Ama yorum olmamış. Olmamış be Sertab'ım. Zamanının büyük kısmını usta icracılardan Klasik Türk Müziği dinleyerek geçiren dinleyiciler beni çok iyi anlayacaklardır. Ses renginin güzel ve ses aralığının geniş olması maalesef bu tarzda başarılı icralar yapabilmek için yeterli değil. Hayatının büyük bölümünde batı müziği dinlemiş ve batı şanı çalışmış bir sanatçının sesini türk musikisine adapte etmesi çok zaman ve emek ister. Batı şanı başka bir şeydir, türk müziği şanı başka. Çok basit bir tarifle musiki icra ederken sesleri boğum boğum yayarak, uzatarak, esneterek verirsiniz ama batı şanında sesler daha net ve belirgin iniş çıkışlarla verilir. tabir-i caizse türk şanı yuvarlak, batı şanı köşelidir. Sertab albümdeki eserleri batı şanının etkisinde kalarak yorumlamış. Hiç uğraşmamış demiyorum, uğraşmış ama bu müziğe duyarlı kulakların çok rahat farkedebileceği ve yadırgayacağı bir fark kalmış. E farkla da pek güzel olmamış takdir edersiniz ki.
Öte yandan nefesin yanlış yerde ya da yetersiz alınmasından kaynaklanan prozodi sorunları var. Musiki eserlerinde öyle her heceyi istiklal Marşı okur gibi rahatlıkla bölüp, bir başka heceye ekleyemezsiniz maalesef. Evet heceler çok uzayabilir, tek seferde okumak zor olabilir ama kimse türk musikisinin kolay icra edildiğini söylemedi zaten. Bu müzik bu kadar zor olduğu için bu kadar güzel ve saygıdeğer zaten. Sertab gibi eğitimli bir solistin en azından bunu gözlemlemiş olması ve buna uygun okumasını beklerdim.
Ancak şu takdir edilesidir ki hiç bir eseri fantazi bir üslupla okumamuş Sertab. Hatırlayanlar vardır, Funda Arar da geçmişte tsm albümü çıkarmış ve böyle bir hataya düşmüştü. Klasik üslubun günden güne yok olup, fantazi, bayağı ve ucuz bir üslupla lekelendiği şu zamanlarda Sertab'ın bu hareketi şık durmuş. Sazlar da bu temiz üslubun çok önemli bir parçasını oluşturuyorlar. Son derece profesyonel çalmışlar, takdir etmemek elde değil.
Sonuç olarak, pop şarkılarını ve aryaları okurken sahnede devleşen kadın, arkasına Türk sazlarını önüne de türk musikisi eserlerini alınca ihtişamını bir anda yitirivermiş. Makamı tutturmak, ve ses hatası yapmamakla birlikte eserleri son derece sıradan ve çoğunlukla vasatın altında yorumlamış.