david lynch daha iyisini yapana kadar lynch başyapıtı, opus magnum'u, şaheseri; avangart sanatın * en muhteşem, en etkileyici, en ilham verici, harikaötesi yapıtlarından birisi.
lynch artık amerikan kasabalarından, americana'dan uzaklaşarak; eski doğu bloğuna uzanmış, doğunun soğuğunu üstüne uzakdoğu baharatları serperek hollywood'a getirmiş; sefaleti, ihtişamlı zenginlikle; aşkı nefretle; ölümü doğumla; kurguyu gerçekle; düşü kabusla dans ettirerek biz seyircilere sadece görsel değil tam anlamıyla düşsel, ruhsal bir şölen sunmuş. çok hayatlı, çok dilli, çok ülkeli bir kadınının bilinçakışından ve bilinçdışı yansımalarından; yaşanmışlıklarından, yaşanamamışlıklarından; topyekün kozmopolit bir insanlık dramını, trajedisini ya da gerçeğini; durmaksızın akan çarpıcı ve heycan verici, estetik bir yaratıcılıkla perdeden dünyalarımıza uçurmuş. karşımızda gerçekten aşmış, kelimenin tam anlamıyla usta bir yönetmen, psikanalitik sembollere indirgenemeyecek; insanlara ve dünyaya bütünsel ama derinlikli ve çok katmanlı bakışlı, felsefik ve avangarde bir sanatçı ve sanat eseri var. hem de bağımsızötesi bir kural yıkıcı; yerleşik kalıplara karşı anarşist bir yaratıcı ruh; hipnotize edildiğimiz dünyadan bizi düşlerin ve sanatın özgürlüğüne çağırmakta.
bu şaheser üstüne sayfalarca yazılır ancak yaşanmadan anlatılamaz ve kesinlikle yaşanmazsa eksik kalınır...
nikki'nin süper bir sözüyle tüm maskelerin* düştüğü; maddi, manevi ezilen, sömürülen tüm insanların gerçeklerle yüzleşip, özgürlüklerine uçtukları bir varoluş dileyelim; en azından bunu düşünmeye, düşlemeye cesaret edebildikleri...
--spoiler--
Bir sürü adam değişir. Değişmezler maskeleri düşer. Gerçek yüzleri zaman içinde ortaya çıkar.
--spoiler--