neredeyse roman boyutlarında bir hikayenin, bir solukta okunabilecek kadar yüksek dozda heyecan enjekte edilerek sunulması ve en önemlisi, okuyucunun konsantrasyonu hiç düşürülmeksizin öyküye bağlanabilmesi oldukça güç bir iştir.
- yazar, bu hikayede bunu başarmıştır.
yani düşünün! bir bardak su içmeye ya da tuvalete gidip çişini yapmaya dahi ara verdirmeden okuyucuyu öyküsüne bağlayabilmek, bir yazar için ne büyük bir zevktir.
bunu başarırken, onbeş bölümden oluşan bu uzun hikayenin hiçbir bölümünde yazım kurallarından ödün vermeden, ipin ucunu boşlamadan, başlangıçtaki ciddiyet ve titizlikle bir öyküyü bitirmek, yapılan işe verilen önemin bir ifadesi olduğu gibi yazarın, okuyucusuna olan saygısının da bir delilidir.
- bir okuyucu için ne büyük bir mutluluktur bu! ne kadar yaşanılası bir andır.
arapça ve kürtçe söylemlerin karşılıkları araştırılmış ve bulunmuştur. olayların geçtiği yerlerin gerçeğine bire-bir eşleşmesi için 'google map' taranmış, yerleşim bölgeleri tespit edilmiş, türkiye sınırına uzaklıkları ölçülmüştür. haritayı önünüze açtığınızda, tutsaklığın yaşandığı, kaçışın gerçekleştiği güzergahları elinizle koymuş gibi bulabileceğiniz bir hale getirilmiştir.
sonuç olarak,
mevcut bilgi dağarcığından esinlemeyle gelmiş bir öykü değildir bu. araştırma, kurgulama, yorumlama ve sunum şeklinde geliştirilen, sistematik ve emek yoğun bir çalışmanın ürünüdür.
- yazar, açık ve net bir ifadeyle; " ben, okuyucumu önemsiyorum! " demiştir.
bunu hissettiği an okuyucunun gardı düşer, yelkenleri suya iner, ciğerinin yağları erir. bu andan sonra kendisini, hikayenin seyrine öylesine kaptırır ki sonu gelene kadar eleştirel değil hayran gözlerle bakar öyküye.
- bir yazar için ne büyük bir mutluluktur bu! ne kadar yaşanılası bir andır.
siyahgiyenadam'ı içtenlikle kutlayarak bitirmek istiyorum sözlerimi. birçok yönden, çok başarılı bir çalışma olmuş geçmişten gelen.