1.dünya savaşı yenilgisinin ve 1917 bolşevik devriminden sonra emperyalizmin desteğiyle başlatılan iç savaşın yıktığı bir ülkenin tarihi veya başına gelenler bilinmeden anlaşılması imkansız olan ölümlerdir. katyn katliamı gibi katliamlar, dışa yöneliktir; polonyalı subaylara uygulanmıştır ve "hür dünyanın demokrasi şampiyonu" abd'nin tarihi boyunca yaptığı ve yakın zamanda ırak'ta yaptığı katliamlarla, almanya, ingiltere, fransa, belçika, hollanda,italya gibi emperyalist devletlerin yaptıkları katliamlar kıyas götürmez. sovyetlerin, 2.ci dünya savaşında alman işgalinde 20 milyon insanını kaybetmesi önemsiz midir ? 20 milyon insanın en az 15 milyonu sivillerdi. bu çok büyük bir katliam değil midir ?
savaş, devrim, iç savaş, açlık, hastalık, ölen milyonlarca işçi ve köylü, yanmış, yıkılmış bir ülke, emperyalizmin askeri tehditleri ve yokluk fonunda, kitlelere iş, aş, barınak sağlamak, tarımsal üretimi artırmak ve sanayileşmek, ordusunu güçlendirmek ve beslemek zorunda olan sosyalist yönetim, bu kaotik ortamdan çıkış yolunu, giderek merkezileşmekte ve totaliterleşmekte buldu. bu zorunluluklar, proletarya diktatörlüğünü, bürokratik parti diktatörlüğüne dönüştürdü. her türlü muhalif ses, ajanlıkla ve kaosu geri getirmekle suçlanarak susturuldu, tam bir diktatörlük kurumsallaştırıldı, toplama kamplarında pek çok insan öldü. alman işgali sırasında almanlara yardım eden halklar sertçe cezalandırıldı. sonuçta akıllarda kalan, 1.dünya savaşı ve sonrasında yaşanan acılar ve zorunluluklar değil, geleceği inşa etmek için feda edilen kuşakların dramı oldu.
benzer bir olay, 1.dünya savaşı sırasında ayaklanan ermenilerin zorunlu olarak tehcirleri ve meydana gelen ölümlerdir. bu olayı anlayabiliyorsak ve mazeretler bulabiliyorsak, stalin için de aynı gerekçelerin geçerli olduğunu anlamamız gerekmez mi ?