insanın aşka zulmü

entry5 galeri
    3.
  1. sonra yakınmaya başlıyoruz yalnızlık ve ümitsizliğin verdiği o en sahici acı yüzünden. öyle bir işkencenin altında inleyen bir zavallının acısını teskin edebilecek tek şey vardır o da masumiyet. ama en klişe tabiriyle;

    "masum değiliz"

    masum değiliz çünkü kendi fikriyatımıza düşmanız başkalarının sev dediğini seviyor, başkalarının ol dediğini oluyoruz. sonrası, sonrası ne olsun? kendini en başarılı şekilde kandıranımız en mutlumuz. yanında olmak istediğine değil, yanında olabildiğine -mış gibi yapan kadınlar ve adamların dünyasıdır bugünkü yaşam. yepyeni bir sosyal katman kara ve uğursuz bir battaniye gibi örtülmeye başladı türk toplumunun üzerine. ilk yalnız neslimiz geliyor dolu dizgin.

    filmlerde gördüğümüz huzurevlerinde yalnızlıktan çıldıran, evlerinde kedisine, köpeğine, televizyondaki hava durumuna tutunarak hayatta kalmaya çalışan o yaşlılar bu toplumun ve bizlerin çok da uzak olmayan geleceği (20-30 yıla kalmaz).

    aşkları, ilişkileri, evlilikleri otomatlardan aldığımız gazoz kadar çabuk tüketiveriyoruz. gençliğin sermayesi sonsuz zannediyoruz ama insan ömrünün yaşadım diyebileceğin dilimi taşı çatlatsan 10 sene. sonrası hayat gailesi, geçim derdi, doğumlar ve ölümler. o arada ömrünü yan yana geçireceğin birini bulup ona uyman, kendine uydurman lazım ama sınırsız zannediyoruz biz bu zamanı...

    sonucu ise cumartesi günleri sokaklarda, caddelerde, mağazalarda acıyı, duygusal açlığı hiç yerine geçmeyecek plastik hazlarla gidermeye çalışan yaşayan ölüler.

    aksayarak yürüyorsun ve başına ateş edecek bir "insan" arıyorsun. oysa onlar senden korkuyor. ne zaman aldın ki o virüsü sen? hatırlamıyorsun biliyorum, hatta düşünemiyorsun. yaşayan ölüler kötü bir senaryodan fazlasıymış...

    ne kötü değil mi?
    0 ...