toplumsal zihne virüs gibi yayılmış bir yanılsamadır. bunun delilik, hastalık, cahillik, vs. olduğunu da söylemek mümkün, artık "ortada kabak gibi olan bir durumu görmeme, inkar etme" meselesine kim ne isim takarsa taksın. bu öyle bir ahmaklıktır ki, durur size kaç yüzyıldır işte osmanlı'dan beri siyahi insanlar bizle yaşar, hiç sorun olmamış, şimdi bazı tipler naylondan yaratıyor böyle durumları diye ahkam keser. ahmağın ahkamına kansak osmanlı'da siyahi padişahlar, vezirler, büyük adamlar yetişmiş sanırsınız, ama öyle bir şey yok, hiç de olmamış elbette. aksine, çoğunlukla kendisi de bazı kuzey avrupalılar'a göre daha yanık tenli, kara saçlı, kara gözlü insanlardan oluşan bu toplum "daha beyaz" olana karşı eziklik hissetmiş ve daha kara olan ne varsa içten içe uzak durmuş. siyah parmakla gösterilmiş, gözden uzak tutulmuş, itilmiş.
hele bugün, bambaşka toplumsal dinamiklerle yaşayan bir toplumun bilmem kaç zaman öncesinden gelen ve üstelik "yalan" olan bir tarihsel mirasa sahiplenerek sahip olduğu ırkçılık pisliğini kabul edip temizlemek yerine bunu "yok" sayması olanaksızdır. çünkü ırkçılık toplumların kanseridir. bu nedenle değilmidir ki kürt veya ermeni meselesi açıldığı zaman tartışmanın boyutu siyasi demokratik haklar ve sorumluluklardan hemen kimin nasıl kıllı olduğu gibi hayvani bir boyuta sıçramaktadır; bu nedenle değilmidir ki daha memlekette doğru dürüst bir "insan" tanımı bile yapılamamaktadır?
pisliği ancak varlığını farkettiğin zaman temizleyebiliriz, ve bu ırkçılık pisliği ciddidir.