kapitalizm sürekli devrimcileştirilmeden varolamaz

entry1 galeri
    ?.
  1. marx'ın komünist manifestonun ilk bölümünde (burjuvalar ve proleterya) ettiği mühim laftır. Marx der ki:

    "burjuvazi, üretim araçlarını, dolayısıyla üretim ilişkilerini ve bunun sonucu olarak bütün toplumu sürekli devrimcileştirmeden var olamaz."

    marx burjuvazinin, yani kapitalist sistemin itici gücünün insanlık tarihinin gördüğü en devrimci, yani "hızlı ve köklü değişiklik yapıcı" sınıf olduğunun altını başka yerlerde de çizer. bu kapitalizmin en farklı ve en hayati özelliğidir. bunu anlamadan kapitalizmi anlamaya, tahlil etmeye ve dahi değiştirmeye çalışmak ne ile uğraştığını bilmemekten başka bir şey değildir. kapitalizme kadar var olan bütün insan düzenleri (avcı toplayıcı veya tarım toplumlarına dayanan medeniyetler) ellerinde olan düzeni, aletleri, ilişki biçimlerini korumaya yönelik rejimlerdi. varlıklarının yegane temeli olan yapıyı olduğu şekliyle koruma üzerine kuruluydu. bu nedenle bin senede, on bin senede idarelerinin, teknolojilerinin, inanışlarının ,toplumsal anlayışlarının, özetle yaşam biçimlerinin çok az bir kısmı, o da mecburiyetten değişti. o nedenle asırlara, milenyumlara uzanan imparatorluklar var oldu, o nedenle bin sene önce doğru bilinen bin sene sonra da doğru kabul edildi.

    ancak kapitalizmle birlikte insanlığın şirazesi toptan kaydı: bırak kapitalizmin yavaş yavaş ilk ortaya çıkmaya başladığı beş yüz sene öncesinden bugüne kadar olan biten değişikliğin çapını, marx bu lafı ettiği 1848'den bu yana dünyanın ve insanların kaç defa hallaç pamuğu gibi tekrar tekrar yenilendiğini tahlil etmek bile tek başına baş döndürücüdür. peki mekanizma nasıl işler? üretim aletlerini ve ilişkilerini değiştirmek zorundasın ki kar oranını arttırasın, çünkü kar oranını aynı tutmak kapitalist düzende var olmak için yetmez: mutlaka bir başkası bir avantaj yüzünden aynı malı daha ucuza üretecek ve müşterileri senin elinden alacaktır. ve bu avantaj kaçınılmazdır: ya malı satacak pazara senden daha yakındır taşıma masrafından yırtar, ya ham maddeye erişimi sana göre daha avantajlıdır, ya şudur ya budur. demek ki "sırf ayakta kalmak için", yani zengin olmak için falan bile değil, ayakta kalmak için, bir yolunu bulup malın, servisin, vs. karlılık oranını arttırmanın yolunu icat etmek zorundasın. bu demektir ki sürekli deli gibi yeni olanın, farklı olanın peşinde koşmak zorundasın. elbette ne oluyor, herkes böyle davranınca beklenen bir sonuç olarak bütün toplum sürekli devrimci bir biçimde değişmiş oluyor.

    böyle yaratıldı bu kadar kısa zamanda bu kadar nüfus, teknoloji, iletişim, falan filan. bu nedenle her on senede geçmiş kuşakların yüz senede, bin senede katedebildiği gelişimin milyon misli katedilebiliyor. çılgın tabi. ama bu çılgınlığı devam ettiremezse sistem çöker. yani kapitalist sistemi "devrim" ile yıkmak biraz zordur, çünkü devrimin kitabını yazan zaten bu sistemdir. mazoşiste "seni döverim" diye tehdit etmeye benzer kapitalizme "devrim" diye yaklaşmak. üstelik kapitalizmin kendini devrimcileştirmesinden daha da şiddetli bir devrim kapasitesi olması gerek, bayağı zor. bu zamana kadar denenen kapitalizm karşıtı devrimler sadece kapitalizmden izin alıp tatile çıkmak misali geçici oldu. marx bunun olamayacağını zaten çok iyi bildiği içindir ki, kapitalizmin sonunun kendisini devrimci bir biçimde yeniden ve yeniden yaratma kapasitesinin sekteye uğraması, yani kısaca "tıkanması" ile mümkün olabileceğini düşünmüştür. ve istisnasız her yapı, model, veya sistem bir gün tıkanır; mesele ondan sonra yerine ne konabileceği ile ilgilidir.
    0 ...