Deney yapılırken patlayan çernobilin her zaman patlayacağını sandığımız için istemiyoruz. Patlayan çernobil burnunun dibindeki moskovaya zarar vermezken avrupanın içlerine zarar vermezken türkiye kıyılarına gelip bizim çayımıza radyasyon bulaştırdı. çayla fındık yanyana yetişirken ne tesadüftür fındığa bulaşmadı. Fındığa bulaşsa ihraç edip avrupaya satamazdık. çaysa kolay. ingilizler hemen liptonu dayadılar bize halen içiyoruz.
Türkiye sınırına 10 km de ermenistanın milattan kalma nükleer santrali var. Ama bizim sınırlarımızda olmadığı için patlasada bize zarar vermez. Bulgaristanda 2 tane var.. ama dedim ya sınır dışında zarar vermez. Kuşuçusu 2000 km deki çernobil patlıyor türkiye kanserden kırılıyor ama burnumuzun dibindeki bulgaristanda patlasa istanbul yerinde kalıyor bize bişey olmuyor.
2 gün elektrik yok deseler ayağa kaldırırız türkiyeyi ama enerji üretelim denildiğinde de ayaklardayız. HES istemezük, nükleer istemezük, termik külliyen günah... çözüm bulgaristan üretsin biz ondan alalım... ha bi de rusyadan doğalgaz alıp elektrik üretiyoruz. paramız çok ya önemli mi kullanılan yakıtın ne olduğu...
Çevreci geçinen kesimin sunduğu öneriler var birde... en gözdesi rüzgar enerjisi. Yazın yaprak kıpırdamadığı günün sıcak saatinde serinlemek için klimanın tuşuna bastığında tedaştan uyarı gelir artık. "Rüzgar vardı da biz mi üretmedik; duasına çıktık, essin üretcez göndercez"
Artık kulanılan nükleer santraller çağın son teknolojisine sahip ve ilk üretilen ve görülen eksiklikler tamammen tamamlanmış. her türlü aktif ve pasif önlemler alınmış. Güvenlik had safhada. Patlatmak için gayret bile sarfetseniz sistem kendini kitliyor. Şimdi asıl soru şu: işletecek olan içimizden yetişmiş insanlarımıza mı güvenmiyoruz yoksa muhalif olmak adına gözlerimiz mi kör?