bilgisayarı kapattığımda saat 4 ü 20 geçiyordu. o gece iyi ders çalışmış, yaklaşık 200 soruya cevap bulmuştum. üzerine yoğunlaştığım konularsa eşantiyondu. yatmadan önce birazda pes çevirdim. kupayı alınca bilgisayarı kapattım.bu kupayı sonuna kadar hak ettiğime inanıyordum. bilgisayar masamda duran kahve bardağımı alıp mutfağa yöneldim. tezgahın üstü tertemizdi. oraya bırakmaya kıyamadım, bulaşık makinasına koyuverdim. o gün yağmur yağıyordu. yağmurlu bahar günlerinde dışarısı mis gibi portakal çiçeği kokardı. sırf bu yüzden son sigaramı balkonda içmeliydim. sigaramı alıp balkona çıktım. bir kaç fırt asıldıktan sonra zilin çaldığını fark ettim. emin olmak için balkonun kapısını araladım, evet gerçekten zil çalıyordu. sigaramı mutfağın balkona bakan penceresindeki kül tablasına koydum.(balkonda olsam da külleri yere çırpıp izmariti aşağıya fırlatamam.) evin giriş kapısına yöneldim. kapıdaki baya ısrarcıydı. zile babasından miras kalmış gibi basıyordu. o zil saatte kaç kilowat elektirik harcıyor farkında değildi ya da daha önce benden hiç dayak yememişti, belkide vefa hala istanbulda bir semtti onun için. hayırdır ne oluyor lan deyip açtım kapıyı. aman allahım o da ne...
hava soğuk ve yağmurluydu. üzerim açık kalmış, kabus görmüştüm. donmuş halde uyandım. saat 4:15 di. akşam içtiğim kahvenin bardağı bilgisayar masasının üzerindeydi. bilgisayar açık kalmış, film izlerken uyuya kalmıştım. bilgisayarı kapatırken saat 4:20 olmuştu bile. bardağı alıp mutfağa yöneldim. mutfak alt üst olmuştu. sevgilimden ayrıldığımdan beri mutfağı toparlamıyordum. aslına bakarsan ayrılmadan önce de ben toparlamıyordum.(konu dağıldı onu toparlayayım.) mutfak tezgahının üzeri ana baba günüydü. boş bir yer bulmakta zorlandım, bardağı yumurta tavasının içine bıraktım. o gün sabah erken kalkacaktım. elektirik faturası yüzünden ihbarname gelmiş. faturayı yatırmazsam elektiriğimi keseceklermiş amk. dışarı daha soğuk ya uykum dağılsın diye balkonda bir sigara içiyim dedim. balkon leş gibi. her yer çöp dolu, balkonda adım atacak yeri siktir et ayakta duracak yer kalmamış. biraz zorlanarak balkonda kendime bir yer edindim ve yaktım sigaramı. hemen kendi kendime söz verip bir kaç gün içinde yeni bir sevgili bulmaya and içtim. sanki kapının zili çalıyordu lan. kapıyı araladım evet, gerçekten çalıyordu. kim ki bu saatte bakkala parayı haftaya ödeyecektim. borç bulup ödeyeceğime söz verdim. amk gece yarısı alacak mı istenir lan, ayıp be. bakkal değildir işallah deyip bildiğim bütün sübhanekeyi okudum. adam ısrarcıydı valla parayı alamazsa canımı alacaktı sanki, zili öyle çalıyordu. kurbanın oluyum abi deyip açtım kapıyı. sübhanallah kardeş o da ne...