islam ve yalan

entry3 galeri
    2.
  1. hayatı boyunca, tartışırken doğru, dürüst samimi bulunduğunu iddia eden, kesinlikle saf olmayan herşeyin doğrusunu bilip konuşan insandan islam'ın yalanla özdeşleştirilmeye çalışılması durumu. yazık la kimin çocuğu acaba.*

    edit:

    şimdi öncelikle islam'ın yalanla ilişkisinin sadece 1 hadis üzerinden kurulduğunu görmekteyiz. zaten "bana hadisle gelmeyin kardeşim" diyen mezhepsiz bir müslüman için hadislerin; islam (kur'an) üzerinde hüküm verilecek değerde olmaması konuyu direkt olarak kestirip atmaya yeter ama yinede ayetlerle örneklendirmek lazımdır.

    tabi şunu da not düşmek lâzım: hadisleri sallamayan bir müslüman, hadislerle mezhebine şekil veren o şekilde yaşayan ve dayatan insanlar tarafından daima "peygamber düşmanı" ilan edilir. efendim sünnet düşmanıda değildir peygamber düşmanıda değildir mezhepsiz hadislere göre tartışmayan müslüman. hadisler üzerinden tartışmaya girmeyen müslümanın tek bir nedeni vardır: hadisler arasında inanılmaz kopukluklar, %100 uydurma olduğu belli olan hadisler, ve hadis kavramının zaman içinde deformasyona uğraması ihtimalidir. e tabi bir de hadisi yazan-aktaran kişinin güvenilirliğidir söz konusu. tamam çok güvenilir biri olabilir ama allah'ın kelamından da mı güvenilirdir? allah kur'an-ı kerim'de işte size apaçık ayetler bunlar size yeter demiyor mu? diyor. demek ki kur'an bir müslüman için yeterli bir kaynaktır.

    hadisler üzerinden yeni kurallar koymakta, islamı hadisler üzerinden karalamak kadar saçmadır. nokta.

    şimdi dönelim islam'la yalanın özdeşleştirmeye çalışılmasına.

    bahsedilen hadis şu:

    --spoiler--
    insanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim; ancak şu üç durum müstesna: 1) harpte, 2) insanlarını arasını bulmada, 3) kadının kocasına, kocanın da karısına karşı —ailenin düzeni için söylediklerinde...
    --spoiler--

    cevap olarak kullanılan ayet ise şu olmalıdır:

    Yalan sözden kaçının. (Hac 30)

    bir de bu var:

    Ey iman edenler! Allah’tan Korkun ve doğru söz söyleyin. (Ahzab 70

    ----

    Şimdi efendim allah ben size apaçık kur'an indirdim derken başka bir şey demek istemiyor. doğru söz söyleyin diyorsa doğru söz söyleyeceksiniz. yalan söylemeyin diyorsa yalan söylemeyeceksiniz. e kur'an'da en ufak şekilde bahsedilen hadis gibi bir ayette geçmediğine göre bu konuda tartışılacak bir şey kalmamıştır. halâ öküzün altında buzağı aramak isteyen "hadis savunucuları" ve "hadis üzerinden islam'ı karalama peşinde olanlar" var ise onlara söylenecek tek söz şudur: * *

    şimdi şöyle denilebilir: iyi de kardeşim karı kocanın arası açılmasın diye ufaktan yalan söylesek nolur ki yani? heh işte hastalıklı noktada bu zaten. sen doğru olanı söyle, ya da doğru olanı söyleyemeyeceğin işi yapma kardeşim. Allah bunu söylüyor. hayır yani bunu anlamak çok mu zor?

    savaş konusunda ise taktiksel manevralar yalan sayılmaz zaten. yani şaşırtmaca yapılabilir. ama düşmana, hadi barış imzalayalım deyip gidip ertesi gece üzerlerine çökmek gibi bir durum söz konusu zaten olamaz. böyle bir dingilliğin islam'la nasıl bir alâkası olabilir? yok öyle bir şey.

    iki müslümanı barıştırmak için söylenen yalana gelince. iki müslümanı barıştırmak için nasıl bir yalan söylenebilir ki? açıkçası düşün düşün akla gelmiyor. hayır madem o kadar müslümansınız zaten küsmemeniz lazım. yine oturup eğrisini doğrusunu konuşarak barışacaksınız. allah'ın emri bu yönde, açık ve net. evet bu konuda kapanmıştır.

    google'da islam ve yalan yazınca karşınıza şu çıkıyor bu çıkıyor şöyleydide böyle oldu böyleydide şöyle oldu diye ağlamaya gerek yok. google'da git on beşinci sayfaya belki karşına birinci sayfada çıkması gereken şey oradadır. evet bu konuda kapanmıştır, nokta.

    ha unutmadan, kafirleri nerede bulursanız öldürün kısmı var. bununda google'da kafir değilmiş yılanmış diye kılıf uydurulmaları falan varmış. efendim boşverin onları o resmen kafirdir. ama allah'ın anlattıkları sadece tek bir cümleden değil komple bir anlatımdan ibaret olduğu için, sokakta gördüğünüz her kafirin boğazını kesin diye bir anlam zaten yok. şöyle ki:

    başka bir yurtta yaşayan insanlarla savaş halindesinizdir (barış halinde de olunabilir pekâla), ateşkes durumu söz konusu değildir. o halde nerde görürseniz öldüreceksiniz tabi. yahu bunda ne var. zaten o düşmanda seni nerede görse öldürecektir. ha gelelim içerideki bozgunculara ( ki bozguncularla ilgilide ayetler vardır) (örnek:pkk) : bozguncuların işledikleri suça göre, öldürülmesi-idamı, hapsedilmesi söz konusudur. yani hırsız bir bozguncudur ve siz onu hapsedersiniz. insanları öldüren teröristte bozguncudur ve siz onu öldürür-idam edersiniz. işte kafirler bunlardır, savaş halinde olduklarınız ve içinizdeki bozguncular. bunları gördüğünüz yerde yakalayın öldürün. eh zaten bununda hiçbir şekilde mahsuru yoktur olamazda. (konunun daha detaylı açıklanabilmesi için millet-kavim kavramlarına girmek gerekir*)

    --

    konuyla ilgili ayetler:

    Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. """Fakat haksız saldırıda bulunmayın""". Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez. 2:190

    Onları nerede yakalarsanız öldürün ve """sizi çıkardıkları yerden""" onları çıkarın. """"O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir* *"""". Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. """"Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün"""". Kâfirlerin cezası böyledir. 2:191
    0 ...