insan denen varlık, kimi durumlara karşı verdiği tepkilerle ne kadar ilginç özelliklere sahip olduğunu gözler önüne serer. örneğin, şu tip bir hikayeyi ufak-tefek değişikliklerle milyon kez okusa, yine tat alır. kimi nihal'in, kimi aysel'in, kimisi de seyit'in yerine koyarak kendisini, o ortamı, o şartları ve o duyguları yaşamaya çalışır.
nasıl bir duygu hali olduğunu anlatması zor tabii! sevdiği erkekle evlilik hayalleri kuran kızın elinden tutup onu, taze badana kokulu yatak odasının duvarında gelinliği asılı olan gelecekteki evine götürmenin, o kız üzerinde yaratacağı duygu halinden bahsediyorum;
sevdiğiniz kızın, size sımsıkı sarılmış olduğunu düşleyin. hayranlıkla bakan, yaşlarla dolu bir çift gözle birlikte. bu anın değeri neyle ölçülür dersiniz? ya da hangi kredi kartının limiti yetebilir karşılığını vermeye.
- işte! yaşam bu yüzden güzeldir bence.
en az ismi kadar hoş bir hikaye. evet! kabul ediyorum, bildik bir fakir kız-fakir erkek aşkı kurgusu ama klişe değil her şeyiyle özel.
diyebilirsiniz ki;
- anne aynı,
- tembihler aynı,
- yaşanılan ev aynı,
- kız aynı, dik kafalılığı aynı,
- evlenesiye kadar çalışıp-didinen motorcu seyit aynı*,
- tas aynı, hamam aynı,
pekiyi! farklı olan ne;
- kişiler elbet! kerem ile aslı'nın sevgisi ya da tahir ile zühre'nin, nihal ile seyit'in sevgisiyle bir olur mu hiç? benzerdir evet! ama aynı değildir hiç bir zaman.
her şeyiyle gerçek ve her şeyiyle bizden bir hikaye. dup-duru bir anlatım, senin-benim gibi sıradan kahramanlarla yaratılmış gösterişsiz fakat duygu dolu bir hikaye.