jön türkler

entry46 galeri
    14.
  1. ittihat terakki'nin öncülü olarak kabul etmek hem ittihatçı kadrolara aslında sahip olamadıkları bir kalite atfetmek hem de osmanlıcı olan ideolojilerini millici ittihatçılarınkiyle karıştırıp yanlış sonuçlara gitmek olur.

    çok basit haliyle genç türkler tüm osmanlı uyruklu milletleri kucaklayarak birleşik bir osmanlı ülküsü ve osmanlı vatandaşlığı bilinci yaratmak istemişlerdir. ittihatçılar ise millici'dir milli'den anladıkları ise din temelli bir kavramdır. hatta üstüne basa basa söylemek gerekirse islamcılıkta abdülhamid'i bile geride bırakmışlardır. sultan abdülhamid han'ın çok iyi geçindiği dürziler, nasturiler, hristiyan araplar, ermeniler gibi osmanlı milletleriyle iktidara gelir gelmez çatışmaya girmişlerdir.

    ayrıca genç türkler merkezi osmanlı otoritesinin ve/veya aristokrasisinin mensuplarıyken ittihat ve terakki kadroları'nın ezici çoğunluğu taşralı memurların veya eşrafın çocuklarıdır. kapalı, kozmopolit olmayan yörelerden gelenleri boldur. bu yüzden azınlık politikaları oldukça anlayışsız, gaddar ve kıyıcıdır.

    "her mahallede bir milyoner" sloganı sanıldığı gibi bayar ve menderes'e ait değildir (onlar da eski ittihatçılardı aslına bakarsanız). bu sloganı ilk kez ittihat ve terakki kadroları kullanmıştı. amaçları gayrımüslim azınlıkların elinde bulunan üretim araçlarını ve ticareti müslümanlara açmaktı fakat bunu destek, teşvik ve/veya mesleki eğitimle değil zoralıma dayalı millileştirmelerle yaptıkları için gene kendi vatandaşları olan gayrımüslim ahalide büyük memnuniyetsizlik yarattılar. 1. dünya savaşı sonrası gelen işgalcilerin azılıklarca kurtarıcı gibi karşılanmasının en büyük sebebi budur. ayrıca gülhane bildirisi'nin serbest bıraktığı (o zamana kadar gayrımüslimlerin padişah iradesi olmadan yeni ibadethane açması, hatta tamirat yapması yasaktı. sonrasında izin yetkisi padişahtan evkaf nezaretine devredildi) iktidara geldiklerinde yeni ibadethane açma işini ittihatçılar fiilen imkansız kılıp, hatta şehirlerdeki bazı bakımsız ama arazisi para edenleri irtikap ettikleri için de azınlıkların gözünde düşman haline gelmişlerdi. benzer bir politika okullar ve azınlıkların eğitimi için de geçerliydi ittihatçılar azınlık okullarına (yabancı büyük devletlerin himayesinde olanlar hariç) düşmanca davranıyor, vakıf mallarına el koyuyordu. yani özetle müslümanlık temelli bir millicilik politikası ile gene osmanlı kimliği taşıyan milyonlarca insanı hiçe sayıp, hatta düşman görüp ülkesinden soğuttular.

    bunlar olurken ittihat terakki kadrolarında da çözülmeler başladı özgürlük, kardeşlik ve eşitlik ilkesiyle iktidara gelen ittihat terakki'den dr. nazım ya da mustafa kemal gibi isimler düşünsel olarak koptular. bu arada kazım karabekir gibi ittihatçılıkla uzak yakın ilgisi olmayacak adamların bu cemiyetle beraber adının anılması da (daha gevşek de olsa) faşist parti ya da nazi partisi örgütlenmesinde olduğu gibi en alakasız kurumların başına geçmek için dahi ittihat ve terakkici olmak zorunluluğu yüzündendir.

    ittihat terakkici olarak (kolayına kaçılmış bir tanımdır) değerlendirilen cumhuriyetin ilk kadrolarının çoğu fikren ittihat terakkiye uzak ancak bir şekilde içinde yer almış insanlardan oluşur. terakki'nin islamcı duruşuna karşı cumhuriyet pozitivist ve modernisttir bu bile farklı olarak değerlendirmek için yeterlidir. ancak tabii ki etkileri olmuştur. istiklal savaşı sırasında gayrımüslimler kadar hatta daha fazla sorun çıkaran kürt azınlık, müslüman olduğu için herhangi bir tedbir ve/veya tenkil (topluca yurtdışına sürgünlerden bahsediyoruz) görmemişken. yüzbinlerce gayrımüslim sürülmüş veya kaçmak zorunda bırakılmıştır.

    buna mukabil eğer genç türkler başlangıç noktasındaki fikirlerle ilerleyebilseydi hatta abdülhamid han'ın inadı kırılıp uzlaşabilselerdi bugün osmanlı vatandaşı olarak yaşıyor olabilirdik...
    2 ...