yazarlar, kurguladıkları hikaye veya roman kahramanlarını, okuyucu tarafından ya beğenilmesi ve desteklenmesi ya da nefret edilmesi ve kötü durumlara düşmesinin istenmesi için çoğunlukla çarpıcı karakterler olarak seçmeyi yeğlerler.
iyi ve kötü ya da iyiler ve kötülerin karşılıklı mücadelesi şeklindeki kurgulamalarda temel amaç, okuyucuyu bitaraf değil taraf olarak hikayeye dahil etmek, vicdan muhasebeleri ile zihninde duygusal sıçramalara neden olmak, sonuç itibarı ile onu esere bağlamaktır.
hikayemize döndüğümüzde;
ortada bir kahraman var, var olmasına da ona kahraman demek, bu sözcüğe hakaret olur. kendince bir karar vermeye çalışıp da veremeyen olsa amenna! lakin, ne yapması gerektiğini bilmiyor sanki. gönlü bir okyanus mavisinde, bir patlıcan morunda. maymun iştahlı desek o da değil zira, adamda iştah da kesik! çok istekliymiş izlenimi verdiği bir ilişkiden, yediği ilk çelmede cayıveriyor.
bir de felsefi yaklaşımı var;
"...Ne zaman kimden hoşlanacağını kişi belirleyemez. Sadece hoşlanır, zamanı gelince farkına varır. Yarın bitecek..."
ve bir takım hayaller de kurmuyor değil ama onlar da kendi gibi acayip;
"...Eksenel yüklemeyle ilgili hayallere dalmışken..."
bunu bir mühendislik öğrencisinden başkası başaramaz eminim.
öylesine acayip bir karakter var ki karşımızda; elimizden gelse, hikayede arkadaşlık teklif etmek istediği kızlara, 'aman ha!' diyeceğiz. neyse ki kabul eden olmadı da hikayenin sonunda rahat bir nefes aldık. yani, böyle bir olayda insanın dahli olmasa da seyirci kalmayı bile suç sayar, o derece silik ve nefret edilesi bir karakter.
yazarı yürekten kutluyorum! yani, bu derece silik bir karakter ile okuyucuyu bu denli heyecanlandıracak bir hikaye ortaya çıkarmak, ezber bozan cinsten büyük bir başarı.
buna mukabil, dikkat edilmesi gereken bazı şeyler de yok değil;
hikayelerin, tüm olayları kendi içlerinde çözmeleri elbette ki beklenemez. ancak, her şeyin okuyucuya bırakıldığı bir hikaye de rahatsız eder insanı. yani, hangi açıdan ve ne yöne çeksen oraya giden cinsten bir hikaye olmuş. evet! bu biraz da hikaye kahramanının basiretsizliğinden kaynaklanıyor ama örneğin, o mavi kazaklı kız hikayenin başında bir göründü bir kayboldu. sonra, hikayenin sonunda tekrar ortaya çıktı ama hiç bir olaya dahil olamadan hikaye bitti.
kahramanın odasını maviye boyamasına neden olan o kız nasıl bir şeydi? gözleri, saçları, boyu-posu-endamı, karakteri, güzelliği ya da çirkinliği hiç bir bilgi sahibi değiliz. o'nu neden etkilediğini dahi bilmiyoruz. mavi kazağından dolayı mı? olabilir ama emin değiliz.
kahramanı dahil her şeyin silik olduğu bir hikaye, okuyucu için çekici değildir. hiç bir zaman, belirsizlikler içerisinde yok olmak istemez okuyucu.
- bu hikayeyi okurken yoruldum.
yani, öyle-böyle bir yorgunluk da değil bu; tam anlamıyla bir 'bitap düşmek' hali.