edip cansever dökümcü niko ve arkadaşları

entry6 galeri
    3.
  1. 3-

    humour, diyordu iranlı celal ve gayrı ciddi olmak
    bir korunma biçimidir yahut yaşamak
    saat on dört sularında idi, içkimizi
    içiyorduk idi ki, bir pul ingiliz kraliçesini gösteriyordu
    bir bardak uzaydan bir kesiti
    pencereler bir bilinmezliği sürüyordu içimize
    ve doğa
    konuştuğumuz bir şey gibi duruyordu, tam öyle duruyordu
    sıkıntıya boğulmuş kelimeler halinde
    bir tabağın içinde kavun getirdi kleanti
    bugün bir eşya gibi duruyor nedense. ya da bir eşya onu
    yansıtıyor olmalı ki
    rakımızdan bir parça içti ve
    gitti gitti gitti gitti gitti
    ben upuzun bir mesinayı sanki çok karıştırarak
    durdurdum kleanti'yi
    durdurdum dünyanın bizlere bakarak
    sanırım bir toplantının en tuhaf şekilleriydik
    ve bu toplantıydı ki durmadan olmak
    durmadan olmak
    durmadan olmak gibi bir şeydi ki, değildi
    tekdüze bir ölümün gelişinden soy olmak
    ve gerilmek ve kalmak
    o bile değildi de
    gayrı ciddi olmak, diyordu iranlı celal ve humour
    bir korunma biçimidir yahut yaşamak
    yaralı bir keler balığı tutarında

    ve mezat yerlerinde dolaşan adamlar gibi neden sanki böyle
    olduğumuzu anlamayarak
    yaldızlı bir boy aynasının eski bir gramofonla yanyana durması
    gibi
    bir çamaşır makinasıyla
    yanyana durması gibi
    rakımızı içiyoruz ve bütün bunları kutlamıyoruz ki
    tersine, iranlı celal ağlamaklı oluyor biraz
    yenilmek susmak yenilmek susmak
    saat derseniz artık kaçı gösteriyor kimbilir
    ölülerimizi saymazsak kaçı gösteriyor
    saat derseniz
    kaçı gösteriyor ve sormak
    ona söylüyorum, kleanti'ye, elimde olmayarak
    biz dünyanın nasıl bir anlamını taşıyoruz kleanti
    bilmem! tabakla kavuna bakıyor. nuri'yle sol eli görünüyor az
    uzaktan

    sonra sağ eli görünüyor, onu bir gölgeden kurtararak
    bize doğru geliyor, elinde bir yılan balığı, aydınlık
    yaratılmış ve uzun bir aydınlık
    hiçbir şey söylemeden oturuyor. havaya kaldırıyor yılan
    balığını kleanti
    hiç bilmediği bir ülkeye doğru kaldırıyor
    ülkeler ki, diyor, kullanılmamış eşyalarla doldurulmuş
    odalar gibidir
    ülkeler ki bizim kendimizi orada varsaydığımız yerlerdir
    bir trenle gidilir
    bir yılan balığıyla gidilir. nuri diyor ki
    bana nasıl geliyorsunuz bilseniz
    ben sizlere gitmek istiyordum, gittim
    ben sizlere inmek istiyordum, indim

    ama siz var ya, bir bakıma siz
    boşluklara asılı bir istasyon gibisiniz

    biz neyiz, biz neyiz
    dedik ve sustuk
    susmasak bizim olacaktı durmadan kirlendiğimiz.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük